mustafabilgin-turhan-selc-1152024233336.jpg


 (…) Caddenin iki tarafındaki eski mezar taşlarına baktı, birkaçını okudu. Çoğu, yaşadıkları devirde mühim mevkilere ulaşmış vezirler, nazırlar, kazaskerler için dikilmiş. Bunların hepsi de soyzâde değildi ya! İçlerinde sonradan görmeler şüphesiz daha fazlaydı.  Türk toplumu eskiden beri demokratiktir; çömezler hoca, müftü, kazasker, şeyhülislâm olur; erden mareşal yetişir; uşak oğlu okur, yazar vezirliğe yükselir Avrupa’da yeni bir devirde başlayan ve inkılâp sayılan şekil, bizde; kendimizi bildik bileli devam edip giden sosyal düzendir. (…)”

İsmi her geçtiğinde, Bu Bizim Hayatımız adlı romanında, bana kıvanç veren bu satırlarını anımsadığım Refik Halit Karay’ın yakın tarihimiz ya da kültür hayatımız bakımından iki dönemi vardır.    

Birinci döneminde, yukarıda alıntıladığım fikirlerine dünden imza atacak Mustafa Kemal’e ve onun önderliğinde yürütülen Kurtuluş Savaşı’na inanmayıp acımasızca muhalefet ettiği için “Vatan Haini Yüzellilikler listesine girerek sürgün yiyen Refik Halit Karay… 

İkinci döneminde, 1938 yılında çıkarılan af sayesinde ülkesine dönebilen, pişman ve mahcup, büyük yazar Refik Halit Karay 

Karay’ın o talihsiz birinci döneminde, Kurtuluş Savaşı karşıtı ağır mizahi yazılarını yayınladığı dergisinin adı Aydede’dir. 

Sözü getirmek istediğimiz Turhan Selçuk için o yıllarda ‘Aydede’, karikatürcü Nuray Çiftçi’nin Bulut Bebek tipi gibi, gördüğünde “Ayçöreği” diye seslenecek yaşta, ay parçası bir bebektir henüz. 

Refik Halit Karay ikinci döneminde, bu kez bir Cumhuriyet yanlısı, üretken bir yazardır ve 1948-1949 yıllarında yeniden çıkardığı Aydede mizah dergisinin kadrosunda Turhan Selçuk da vardır… 

Ve ‘Turhan’, 26 yaşında, geçmişi bilen, günü izleyen, gelişmeye açık, yakışıklı bir usta karikatürcüdür artık… 

Karay’ın ikinci dönem Aydede mizah dergisinde kapak karikatürleri bile çiziyordur: 

  

Bu karikatüre yakından bir bakalım… 

Rusya’nın sembolü “komünist” ayı, Sam Amca’nın Amerikan Yardımı sayesinde Demokrasileri yutamaz, diyor Turhan Selçuk… 

Tipik bir Soğuk Savaş psikolojisi ürünü bu karikatürün konusu Turhan Selçuk’a mı ait bilemiyoruz çünkü dergiciliğin cilvelerinden biri de çoğu zaman patronunuz olmak üzere, bazen başkalarının verdiği konuları da çizmek zorunda kalmanızdır. 

Gerçi bu karikatürün konusu da Turhan Selçuk’un olsa ne gam… 

“Hür dünya” lideri ABD’nin kanlı ipliğinin pazara çıkmasına, “Demokrasi” ile aralarında hokus-pokus ilişkisi olduğunun görülmesine daha yıllar vardır ve “Komünizm” adına yapılan ölümcül yanlışlar da bu süreci kaçınılmaz olarak uzatıyordur… 

“Komünist ülkelerde” özünde ‘insan malzemesinin’ neden olduğu bu ölümcül hatalar, hata olmaktan çıkıp suça dönüşmüş, işte böyle, kâğıt üzerinde insana yaraşır bir dünya görüşünü harcamıştır. 

İletişim bilgilerinin çok sınırlı olduğu o günlerde, sadece deneyimli siyasetçilerin görebileceği ayrıntıları Turhan Selçuk da olsanız göremezdiniz, o büyük saflaşmada görünene bakarak taraf tutardınız.  

Genç Turhan Selçuk’un da yaptığı buydu. 

Gün geldi Sam Amca soğuk savaştan galip çıkarken, “Komünizm” adı verilen bürokratik diktatörlükler çöktü. 

Böl ve yut siyasetinin şampiyonu Sam Amca’yı doyurmak mümkün değildir fakat, hızını alamamış, arsız bir iştahla bütün dünyayı istemektedir şimdi de… 

İngiltere’den el alıp daha da geliştirdiği insanlık dışı oyunlarından olan, dini ayrılıkları, etnik ayrılıkları kaşıyıp kanatarak, kardeşi kardeşe kırdırmaktadır; tavşana kaç, tazıya tut diyerek… 

Bizim payımıza da düşen budur… 

Bu yeni durum için saf tutan Turhan Selçuk, Sam Amca’nın gerçek yüzünü çoktan gören bir ustadır artık. 

  

Bu karikatüre de yakından bir bakalım… 

Dost ve müttefik görünen Sam Amca, PKK aparatıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni sırtından vuruyor, diyor Turhan Selçuk. 

Resmettiği bu gerçeğe burun kıvıran kimi saflar da Turhan Selçuk’un tuttuğu safa bir gün mutlaka geleceklerdir. 

Çünkü Refik Halit Karay’ın tespitinde övdüğü “Türk toplumu” 36 etnik unsurun toplamı bir imparatorluk bakiyesidir. 

Çünkü bünyesindeki Kürt oğlu da kuşkusuz “okur, yazar vezirliğe yükselir”. 

Mustafa Bilgin 
Gercekedebiyat.com 

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler