Kerimoğlu ve Çökertme türkülerinin hikâyeleri üzerinde yapısal bir çözümleme / Ümral Kirman
Eric Hobsbawm'ın sosyal haydut ve halk kahramanı kalıbını, Muğla yöresine ait Eyüp Zeybek ve Çökertme adlı türkülerdeki kahramanlara uyguladık. Amacımız hem Muğla'da, hem ülkemizin her köşesinde severek dinlenen ve söylenen bu türkülerdeki kahramanların 'üzerlerine türkü yakılacak halk kahramanı' ko...
1. Giriş Anlatı incelemelerinde kullanılan “kahramanların yapısal çözümleme modelleri”nden biri de Eric Hobsbawm'ın (1959-1981) “Sosyal Haydut veya Halk Kahramanı Kalıbı -folk hero pattern-”dır. Bu çözümleme modeliyle, köylü haydut ve eşkıya maceralarını konu alan destan, efsane ve diğer anlatılarda, söz konusu kahramanların hangi kriterlerle ve ne şekilde halk kahramanı statüsüne yükseldikleri ve nasıl bir süreçten geçtikleri değerlendirilebilir. Eric Hobsbawm, değişik kültürlerden ve bölgelerden halk hikâyeleri, baladlar ve halk şiiri örnekleri üzerinde yaptığı çalışmalarda değişik zamanlara ait olmakla birlikte genellikle toprak sahiplerinin ve devletin suçlu olarak gördüğü köylülerin oluşturduğu, toplum içinde barınan ve halk tarafından kahraman savunucu, öç alıcı, adalet savaşçısı gibi kabul gören ve yardım edilen sosyal haydut tipinin yapısal benzerliklerini ortaya koymuş ve bunlarla ilgili dokuz kriter belirlemiştir.(1) Bu evrensel olgunun kaynağının, “haydudun edebi ya da halk kültüründeki imajının geri kalmış toplumlarda mevcut yaşamın, ileri olanlarda ise yitirilmiş masumiyete ve maceraya duyulan özlemin belgelendirilmesinden” daha da önemli bir anlam taşıdığını belirten E. Hobsbawn, haydutluğun yerel ve toplumsal çerçevesi atıldığında geriye kalanın süreklilik gösteren bir duygu ve rol olduğunu; bunun da özgürlük, kahramanlık ve adalet düşü olarak adlandırılabileceğini belirtir. E. Hobsbawm, bu konuyu sosyo-kültürel yapı içinde ve determinist bir yaklaşımla ele alıp yorumlamış, köylü haydutların başkaldırılarının ve bir halk kahramanına dönüşme süreçlerinin sonunda ulusal kurtuluş mücadelelerinin öncüsü durumunda yeni ulusal mücadelelerinin önünü açtıklarını da ileri sürmüştür.(2) Halk kahramanlarıyla ilgili çalışmalar yapan ve söz konusu kahraman kalıbını Ege zeybeklerinden Çakırcalı Mehmet Efe'ye uygulayan halkbilimci Özkul Çobanoğlu, Ege bölgesindeki zeybeklik geleneğine mensup efeler başta olmak üzere, Kafkasya'nın “kaçak hikâyeleri”nin ve adına efsaneler, destanlar, türküler söylenmiş, bu sebeple de halk kahramanına dönüşmüş haydut ve eşkıyalar hakkındaki anlatıların, yapısal bakımdan değerlendirilmesi sürecinde, Eric Hobsbawn'ın, sosyal haydut ve halk kahramanı kalıbının uygulanmasıyla da tutarlı sonuçlara ulaşılabileceğini belirtir.(3) Eric Hobsbawm'ın sosyal haydut ve halk kahramanı kalıbını, Muğla yöresine ait Eyüp Zeybek ve Çökertme adlı türkülerdeki kahramanlara uyguladık. Amacımız hem Muğla'da, hem ülkemizin her köşesinde severek dinlenen ve söylenen bu türkülerdeki kahramanların “üzerlerine türkü yakılacak halk kahramanı” konumuna yükselme süreçlerini incelemekti. Bu incelememize geçmeden önce, halk kültürümüzde adlarına çeşitli türküler, ağıtlar yakılan ve değişik anlatıların kahramanı olan zeybek ve eşkıyaların özellikleri, yaşayış biçimleri ve davranışları hakkında kısaca şunları hatırlayabiliriz: Zeybek, Batı Anadolu'nun dağlık bölgelerinde genellikle bir efenin emrinde olan -ki bunların gençlerine de kızan denmekteydi ve ancak bir kızan gözüpeklik, yiğitlik gösterirse zeybek olabilirdi-çocukluktan başlayarak geleneklere uygun biçimde yetiştirilen, kız kaçırma, çetecilik, dağa insan kaldırma gibi çeşitli olaylara katılarak kendilerini ispatlamış, kendilerine özgü giyimleri bulunan kişilere verilen bir addı. Yiğitlikte en üstün olan zeybek, efe olabilirdi, kızanlar da zeybekler tarafından eğitilirdi. Kızanlarla efelerin kıyafetleri birbirinden farklıydı. Efeler törenlerde tek başlarına oynarlardı ve oyunlarına kimse katılamazdı. Eğer birisi efenin oyununa katılırsa efeye meydan okuduğu anlamına gelirdi ki, bu da bir çatışmanın başlamasına sebep olurdu. Zeybekler, genellikle haksızlıklar karşısında isyan etmiş, dağa çıkmış ve etraflarında toplananları geleneksel biçimde örgütlemiş, bir yandan zalim ve adaletsiz yerel yöneticilere karşı savaşırken bir yandan da zenginden alıp fakire verme anlayışıyla hareket eden topluluklar oluşturmuşlardı.(4) Eşkıyalık ise daha çok kırsal bölgelerde çete halinde örgütlenmiş kişilerin, silahla adam kaçırma, soygun, fidye alma, talan gibi suçlar işleyerek, kaba ve zorlu kazançlar(5) elde etmek amacıyla ve bu suçları işlerken biri ya da birkaçı uğruna adam öldürmelerini de kapsayan eylemlerin tümüne verilen addı. Eşkıyalığı doğuran sebepler arasında ekonomik ve toplumsal olanlar başı çekmişti.. Ama eşkıyalığın gelişmesinde ve varlığını korumasında devlet otoritelerinin zayıflığı en belli başlı etkenlerden biri olmuştur. 16.-17. yüzyıllarda Anadolu'da sıkça görülen ve 18. yüzyıl sonlarına kadar, yerel direnişler biçiminde kendini gösteren eşkıyalık olgusu, Celali, Çiftbozan, Levend, Sekban ayaklanmaları gibi toplumsal hareketlerle dikkat çeker hale gelmiştir.(6) Eşkiyalık, 19. yüzyıldan başlayarak devletin kolluk güçlerinin etkisi ile toplumsal bir hareket olmaktan çıkıp, daha çok da Batı ve Güneydoğu Anadolu'nun sarp dağlarında barınarak askerlikten kaçan ya da işledikleri suçlar yüzünden cezalandırılmaktan korkan kişilerin, bireysel hareketleri biçiminde kendini göstermeye devam etmişti. Eşkıyalar hangi amaçla dağa çıkarsa çıksın, yiyecek, cephane, araç-gereç, haber alma gibi konularda yardımcılara, diğer bir deyişle yatakçılara ihtiyaç duyarlardı. Eşkıyalık zaman zaman, merkezi otoritelere karşı, halkın menfaatlerinin yanında yer alma ve onları savunma gibi bir harekete de dönüşmüştü. Her ne kadar bu sosyal haydutların hareketleri otoritelerin adaletsizliğine karşı bir çeşit sosyal protesto gibi düşünülse de hareketlerinde kuşatıcı bir ideoloji taşımıyorlardı ve daha çok halk iktidarlarının kötüye kullanılmasına bağlı olarak mücadele ediyorlardı.(7) Bu durumda halk, bu eşkıyalardan zarar da görse, devlet görevlilerinin baskılarına tepki olarak, bu grupları kurtarıcı ve destekçi olarak kabul edip, bağrına basmıştı. Bu şekilde şöhret kazanan eşkıya reisleri, halkın ortak bilincinde ve duygu dünyalarında bir kahraman, bir kurtarıcı gibi yer etmiş, kimi zaman kahramanlık destanlarına kimi zaman hikâyelere, romanlara, kimi zaman da anonim türkü ve ağıtlara konu olmuşlardı.(8) Bu bağlamda ele aldığımız Eyüp Zeybek ve Çökertme türküleriyle ilgi olarak anlatılan hikâyeler özetle şöyledir: 2.1. Kerimoğlu Eyüb'ün Hikâyesi Pisi(9) ilçesinde, 1882 - 1901 yılları arasında yaşamış olan Kerimoğlu Eyüb, küçük yaşta babasını kaybettiği için annesi tarafından büyütülmüştür. Eyüb, ağabeyi Hüseyin ile birlikte hayvancılık ve tarımla uğraşmaktadır. Bu arada Osmanlı Tütün Tekeli, Reji diye adlandırılan yabancı tekelin eline geçmiştir. Malını Reji'ye satmak istemeyen halk arasında “Konturbazlık” denilen tütün kaçakçılığı başlamıştır. Hüseyin'de bu tütün kaçakçıları arasına katılır. Sık sık konturbazlarla kolluk kuvvetleri arasında çatışmalar çıkmaktadır. Hüseyin çeşitli nedenlerle tutuklanır zindanlarda yatar. Eyüb, bu arada ağabeyinin nüfuzlu dostlarıyla arkadaşlık kurar, ama olumsuz davranışlarından dolayı sürekli tepki alır. Kolluk kuvvetlerinin ve köylünün dikkatlerini üzerine toplar. 1901'de yapılan bir düğüne Eyüb de gider. Düğünde oynayan Eyüb'ün karşısına ağabeyinin arkadaşı Koca Mehmet, izin istemeden çıkar ve oynamaya başlar. Bu geleneklere aykırı davranış karşısında Eyüb sinirlenir, bir şey söylemeden oyundan çekilir. Koca Mehmet oyununu bitirince bu sefer de Eyüb'ün hasmı olan Pisi Muhtarı İzzet Ağa'nın masasına oturur. Bu ikinci hakaret karşısında Eyüb öfkelenerek, Koca Mehmet'ten “efesinin elbisesini” üzerinden çıkarmasını ister. Çıkan tartışmada İzzet Ağa Eyüb'e saldırır. Eyüb, İzzet Ağa'ya ateş eder, onu kolundan yaralar ve kaçar. İzzet Ağa, durumu zaptiyelere bildirir. Eyüp, zaptiyelerle karşı karşıya gelir, birini öldürür ve dağa çıkar. Bu hikâyenin bir başka varyantında da olayların gelişimi şöyle anlatılır: Eyüb'ün ağabeyi Hüseyin dağa çıkmıştır. Arkadaşlarıyla tütün satmaya giderken kolcularla çatışır. Kolculardan biri öldürülür. Kolcuyu Hüseyin'nin öldürdüğü ileri sürülür. Hüseyin kaçar ve izini kaybettirir. Hüseyin Efe olarak anılmaya başlar. Bu arada Eyüb'ün, Hüseyin’e öteberi ve yiyecek taşıdığı köylüler tarafından fark edilir. Birileri ihbar eder ve Eyüb zaptiyelerle çatışmak zorunda kalır, çatışma sırasında çavuşu vurup kaçar, ağabeyi Hüseyin'nin yanına sığınır. Eyüb dağda bulunduğu süre içerisinde halktan kimseye zarar vermez, sadece Yerkesikli Tüccar Hacı Hasan Efendi'den para ister. Her iki varyantın sonu aşağı yukarı aynı şekilde biter: Eyüb, aynı zamanda Yerkesikli bir kıza da sevdalıdır. Bir gün sevdiği kızı görmeye gider. Orada ağabeyi ve arkadaşlarıyla buluşur. Bu arkadaşları arasından onları çekemeyenler vardır, zaptiyeye haber verirler, evin etrafı sarılır. Eyüb çıkan çatışmada öldürülür. Hüseyin de tutuklanır. Eyüb'ün mezarının, Yerkesik'in eski adı Çakallık olan Menteşe mahallesinde olduğu bilinmektedir. (10) 3- Çökertme Türküsünün Hikayesi: Halil'in ailesi Van ilinden göçerek Bodrum'a yerleşmişlerdir. Halil gençlik döneminde namus meselesi yüzünden kız kardeşini öldürmüş ve yedi yıl hüküm giymiştir. Halil cezasını çekip çıktıktan sonra kolcu başı İbrahim Çavuş'un karısı (bir adı da Havse olan) Çakır Gülsüm'e sevdalanır. Çakır Gülsüm annesi ile Bodrum Kaymakamı'nın evinde hizmetli olarak çalışmaktadır. Halil Gülsüm'ü zorla kaçırır. Gülsüm Halil'in elinden kurtulur, evine geri döner. Halil onu ikinci kez kaçırır. Bodrum Kaymakamı (diğer adıyla Çerkes Kaymakam) olanlara çok sinirlenir. Halil'in arkadaşı Selamoğlu’nu, onları bulması için görevlendirir. Ama Selamoğlu Halil'i uyarır, Halil’de Gülsüm ile birlikte Yalıkavak'tan ayrılıp Çökertme'ye gelir, orada saklanır. Ancak ihbar sonucu Bitez Koyu'nda kıstırılırlar. Halil yaralı olarak yakalanıp Kaymakama teslim edilir ve onun emriyle iz bırakmadan öldürülür. Eyüb Zeybek ve Çökertme türkülerinin, halk arasında anlatılan bu hikâyelerine bağlı kalarak, hikâyelerin ve türkülerin kahramanlarına Eric Hobsbawn'ın sosyal haydut ve halk kahramanı kalıbındaki kriterler açısından baktığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır: I. Kahraman, kanun dışılık kariyerine bir suçla değil adaletsizliğin kurbanı olarak başlar. Resmi otoritelerce aranmasına rağmen onun yaptığı halkın kültüründe “suç” olarak değerlendirilmez. I. a. Eyüb Zeybek: Birinci varyant: Tütününü Reji'ye satmak istemeyen halk arasında “konturbazlık” denilen tütün kaçakçılığı başlamıştır. Eyüb'ün ağabeyi Hüseyin de bu kaçakçılardan biridir. Eyüb'ün kanun dışılık kariyeri ağabeyine yardım etmekle başlar. (Konturbazların yaptığı resmi otoritelerce suçtur, fakat halk arasında suç sayılmaz.) İkinci varyant: Hüseyin ile arkadaşları tütün satmaya giderlerken, Marçal dağlarında kolcular tarafından sarılırlar. Çatışma sırasında kolculardan biri öldürülür. Hüseyin dağlara sığınır ve Hüseyin Efe diye anılmaya başlar. Eyüp, ağabeyine erzak taşıyarak yardım eder. I. b. Çökertme: Halil çeşitli sebepler yüzünden suç işler, gençlik döneminde uzun süre hapiste yatar. Bu suçlar daha çok adi suçlardır. II. Kahraman yanlışlıkları düzeltir. II. a. Eyüb Zeybek: Halkın nazarında, tütünün Reji'ye satılması yanlıştır. Üretici buna tepkilidir. Eyüp konturbazların yanında yer alır; onlara, çeşitli şekillerde (yiyecek ve öteberi taşıyarak) yardım eder. II. b. Çökertme: Halil, yanlışlıkları düzeltmek adına bir şey yapmaz. III. Kahraman, zenginden alır ve fakirlere, ihtiyaç içinde olanlara verir. III a. Eyüb Zeybek: Eyüp, dağlarda gezdiği süre içinde kimseye zarar vermez. Sadece Yerkesik tüccarı Hacı Hasan Efendi'ye haber göndererek, kendisi için bir miktar para ayırmasını ister. III b. Çökertme: Halil'in hikâyesinde bu tarz bir davranışla ilgili bir bilgi yoktur. IV. Kahraman, meşru müdafaa ve intikam dışında asla adam öldürmez. IV. a. Eyüb Zeybek: Birinci varyant: 1901 baharında, Maşatta yapılan Bir düğünde, efelik geleneklerini hiçe sayarak ona karşı duran ağabeyinin arkadaşı Koca Mehmet’le tartışan Eyüp, Üzerine saldıran İzzet Ağa'yı yaralar. İkinci varyant: Eyüp ağabeyi Hüseyin'e erzak götürüken zaptiyeler tarafından durdurulmak istenir. Eyüp, dur ihtarına uymayınca çatışma çıkar, bir çavuş vurulur. Eyüp kaçar, efesi Hüseyin'in yanına sığınır. IV. b. Çökertme: Halil, kız kardeşinin tecavüze uğradığını öğrenir. Saldırganların birden çok kişi olduğunu duyunca onları öldürmek yerine kız kardeşini öldürür. V. Kahraman, eğer yaşarsa halkının arasına saygıdeğer bir vatandaş ve hürmet gören bir birey olarak döner. Aslında o halkının arasından hiçbir zaman ayrılmaz. V. a. Eyüb Zeybek: Eyüb'ün yaşamı kısa sürer. 1881'de doğar, 1901'de öldürülür. Ama halk onu unutmaz, onun adına türküler yakar. V. b. Çökertme: Halil yakalandıktan sonra Çerkes Kaymakam'ının emri üzerine iz bırakmadan öldürülür, olaydan etkilenen halk Çökertme türküsünü yakar. VI. Kahraman, ona hayran olan halk tarafından yardım görmüş ve desteklenmiştir. VI. a. Eyüb Zeybek: Eyüp, Yerkesikli Sultan adlı bir kıza sevdalanır. Eyüp kızın gönlünü eder, kızın ailesiyle görüşmeye başlar. VI. b. Çökertme: Halil'in arkadaşı Selamoğlu, onu bulur, var olan tehlike karşısında Halil'i uyarır. VII. Kahraman, en azından teorik olarak görülemez ve kolaylıkla ele geçirilemezdir. VII. a. Eyüb Zeybek: Eyüp dağlarda, altı yedi ay kaçak olarak gezer, yakalanamaz. Sonunda İbişoğlu'nun ihaneti sonucu öldürülür. VII. b. Çökertme: Halil, Gülsüm'ü kaçırdıktan sonra saklanmağa çalışır, fakat başaramaz ve yakalanır. VIII. Kahraman, kralın ve imparatorun düşmanı değil, fakat onların yerel despot idarecilerinin ve adaletsiz bürokratlarının düşmanıdır. VIII. a. Eyüb Zeybek: Eyüp, mevcut devlet yönetimine karşı gelmemiştir, ancak yörenin kolluk kuvvetlerinin başındaki yöneticilerle çatışır. VIII. b. Çökertme: Çökertme türküsünün kahramanı Halil, hep adi suçlar yüzünden hüküm giyer, evli bir kadını zorla kaçırdığı için kaymakamın düşmanlığını kazanır. IX. Kahraman, toplumun üyelerinin resmi kurumlarla kendisine karşı işbirliğine girmemesi nedeniyle ancak toplum tarafından dışlanmış kişilerce kendisine yapılan kalleşlikler ve kurulan tuzaklar sonucu muhtelif yollardan biriyle öldürülür. IX. a. Eyüb Zeybek: Birinci varyant: Eyüb sevgilisinin evinde ağabeyi ile ve arkadaşlarıyla buluşur. Bu arada onlarla birlikte olan İbiş ve Kavakların Kocaoğlan, onlara tuzak kurar. Kör Arap lâkaplı Milaslı İsmail Çavuş'a haber uçururlar, Eyüb'ün uyuduğu ev sarılır. Eyüp öldürülür. İkinci varyant: 1901'in sonlarına doğru, Eyüp, yakın dostu Çakallık eşrafından İbişoğlu İbrahim 'in daveti üzerine, ona misafir olur. Bu davet bir komplodur. Uyku vakti gelip herkes yatağına gidince, İbişoğlu, Kör Arab'a haber verir. Evin etrafı sarılır. Eyüp öldürülür. IX. b. Çökertme: Halil, Kaymakam'ın adamları ve kolcular tarafından yakalanır ve öldürülür. (11) 4. Sonuç Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki “Eyüb Zeybek” türküsünün kahramanı Eyüb'ün biyografik dökümü, Eric Hobsbawn'ın “Sosyal Haydut ve Halk KahramanI Kalıbı” ile örtüşüyor. Ancak Çökertme Türküsünün kahramanı Halil'in biyografisi için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Halil, zeybeklik geleneği içinde yetişmiş biri olmadığı gibi, aynı zamanda eşkıya olarak da nitelendirilemez. Hikâyesi tümüyle bireyseldir. Fakat buna rağmen Çökertme türküsü büyük bir halk kitlesi tarafından kabul görmüş, sevilmiş, adeta Muğla ve yöresinin simgesi haline gelmiştir. Hatta Çökertme türküsünün hikâyesini bilmeyenler bu türküyü zihinlerinde Kurtuluş Savaşı'yla bile ilişkilendirmektedirler. Halil'in hikâyesinin böylesi kabul görmesi ve üzerine türkü yakılmasının sebeplerinden biri, Halil'in Gülsüm?'e duyduğu aşk olabilir. Türk edebiyatında birçok örneğine rastladığımız gibi, halk her zaman, aşka taraf olmuştur. Her ne kadar Halil'in aşkı, zoraki ve yasak bir aşk olsa da Karacaoğlan'ın aşklarını anlatan şiirlerini severek günümüze dek taşımış olan halk, Halil'in yüreğinden olaya bakmıştır. Hikâyenin kabul görmesinin ikinci bir sebebi de olayda karşı tarafın kaymakam ve kolluk kuvvetlerinden oluşması ve devlet gücünü simgelemeleri olabilir. Halil burada halkı temsil etmektedir. Yanında sadece Gülsüm vardır, yalnızdır ve güçlü karşı taraf karşısında mağdurdur. Görüldüğü üzere, halkımız tarafından dillendirilip yaşatılan, bu tip yöresel anlatı kahramanlarının, ortak özelliklerini bulmak, farklılaştıkları ve benzeştikleri yönleri saptamak ve bu çalışmaların sonucunda yöresel halk anlatı kahramanlarının konumunu ve bu konuma gelinceye dek geçirdikleri süreci değerlendirmek mümkün olmaktadır. Bu çabanın yararı; bu tip anlatı kahramanlarının özelliklerinin, konumlarının, toplumdaki sosyo-psikolojik işlevlerinin ortak bir sistem içinde değerlendirilmesidir. Ayrıca bu tip çalışmalar sonucunda ortak noktalardan yola çıkılarak, halk anlatı kahramanlarının yöresel ve evrensel profilleri çıkarılabilir ve bunlara bağlı olarak kahramanların yapısal çözümleme modelleri detaylandırılabilir. NOTLAR * Muğla Üniversitesi Araştırma Görevlisi. (1) Özkul Çobanoğlu (1999a). Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Ankara: Akçağ Yayınları $.184. (2) Çobanoğlu ,1999a: 5.184; Sabri Yetkin (1997). Ege'de Eşkıyalar, 2. Baskı, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları 8. 10-31, (3) Çobanoğlu, 1999a: 6. 185. (4) Özkul Çobanoğlu (1999b). “Kıbrıs Türk Halk Kültüründe Halk Kahramanı Kalıbı ve Sosyo Psikolojik İşlevleri”, Milli Folklor, Cilt 5, Sayı 41, Ankara 5. 30. (5) Sabri. F, Ülgener (1991). İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası, 3. basım, İstanbul: Der Yayınları s. 159-160. (6) Orhan, Türkdoğan (1997). Sosyal Hareketlerin Sosyolojisi, İstanbul: Birleşik Yayıncılık, S. 461-469. Mustafa, Akdağ (1999). Türkiye'nin İktisadi ve İçtimal Tarihi 2 — (1453-1559), Ankara: Barış Yayıncılık S. 316-328. (7) Türkdoğan, 1997: 43-44. (8) Yetkin, 1997 S. 7-31. (9) Pisi: Bu yerleşim biriminin bugünkü adı Yeşilyurt'tur. 10 Ümral Kirman (1998). Muğla Türküleri (Metin Toplama ve Tasnif), -Basılmamış yük sek lisans tezi-, Muğla (hikâye: 5.192-193 - 215; türkü: s. 109-111), (11) Kirman, 1998: (hikâye; s. 202-205; türkü: s. 133). KAYNAKLAR 1. AKDAĞ, Mustafa: (1999), Türkiye'nin İktisadi ve İçtimat Tarihi, Cilt 2 - (1433-1359), o Ankara: Barış Yayıncılık. . 2. ÇOBANOĞLU, Özkul: (1999a), Halkbilimi ve Kuramları, Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Ankara: Akçağ Yayınları. 3. ÇOBANOĞLU, Özkul: (1999b), “Kıbrıs Türk Halk Kültüründe Halk Kahramanı Kalıbı ve Sosyo-Psikolojik İşlevleri”, Milli Folklor, Cilt 5, Sayı 41, Ankara. 4. KİRMAN, Ümral: (1998), Muğla Türküleri (Metin Toplama ve Tasnif), - Basılmamış yüksek lisans tezi-, Muğla. 5. TÜRKDOĞAN, Orhan: (1997). Sosyal Hareketlerin Sosyolojisi, İstanbul, Birleşik Yayım» cılık. 6. ÜLGENER, Sabri F.: (1991), İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası, 3. Baskı, İstanbul: Der Yayınları. 7. YETKİN, Sabri: (1997), Ege'de Eşkıyalar, 2. Baskı, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları. Ümral Kirman
(Halkbilim Araştırmaları, 1. Kitap, E Yayınları, Sürekli Kitaplar Dizisi 1. Mart 2003. İstanbul. s.210)
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR