Aziz Nesin'e zehir zemberek mektup
Yazar Kaan Arslanoğlu, Aziz Nesin'e yazdığı sert eleştirilerle dolu mektubu yayınladı.
Yüz on dokuz yazarının buluştuğu, şimdi aramızda olmayan Türk ve dünya edebiyatının önemli şairlerine yazılmış mektuplardan oluşan ve şair Seçkin Zengin’in derlediği Şairime Mektuplar kitabında yayınlanan mektubun bir kısmı şöyle: Çocukluğumda çocuk kitaplarını saymazsak yetişkinler için yazılmış edebiyatta ilk okuduğum yazarlardan birisiniz. Hatta Türk edebiyatçılar arasında belki de ilk yazar, hiç olmadı ilk birkaç yazardan biri... (...) Şimdi gelelim soru, sitem ve eleştirilere. (...) Siyaset ve edebiyat alanlarında sizinle hep köşe kapmaca oynadık, sanırım bir de ondan dolayı bir yerde buluşamadık. Biz 80 öncesi ve hemen sonrası yıllarda aşırı siyasi idik, sonra ezildik... 80'li yıllar sonunda biraz da mecburiyetten ya da tek yol kaldığından edebiyata yöneldik. 'Yöneldim' diyeyim. Büyük çoğunluğumuz olumlu hiçbir şeye yönelmedi, o da ayrı mesele. Siz o aralar edebiyatı bir hayli boşlamış, 'aşırı siyaset'e yönelmiştiniz. İşte o zaman da bizim gördüklerimizi, o alanda verdiğimiz mücadeleyi görmemiş ya da görüp önemsememiştiniz. O yıllarda bir ve birkaç çevrede örgütlenip, bazen de bağımsız olarak bir şeyler bağırıp çağırıp anlatmaya çalışıyorduk. Ne anlatmaya çalışıyorduk? Sizi görsem bunları soracağım. Bir şeylerin farkında mıydınız? Evet, ne anlatmaya çalışıyorduk? 80 sonrası, adeta tek elden kontrollü, sistemli bir çalışmayla 'yeni tip insan' yaratılmaya çalışılıyordu. Siyasette, ideolojide, ahlakta, medyada, sanatta, edebiyatta… Her şey 'oligarşi' ve emperyalizmce yeniden dizayn ediliyordu. Bu alanlardaki karşı devrimci faaliyet yüksek bir eşgüdümle bir bütündü; bunu görmemek olanaksızdı. Öteki alanları bir yana bırakalım, edebiyat alanına bakalım. Edebiyat bütünüyle sermaye medyasının güdümüne girmeye başlamıştı. edebiyat eleştirisi kurumu giderek zayıflıyor, kitap tanıtımı ve reklamı bunun yerini alıyordu. Büyük gazeteler ve büyük yayınevleri yeni tip bir edebiyat yaratıyor, yeni starlar üretiyordu. 'Eylülist' edebiyat ya da 'küfür romanları' denen dönem başlamıştı. Yeni edebiyat ve bunların kalabalık yeni tip okuru, sol, sosyalist, hatta edebi değerlerden giderek uzaklaşıyordu. Yeni edebiyat aksine bu değerlere karşı kampanya yürütüyordu. Kapitalizm yanlısı, küreselci, emperyalist batının açıkça örgütleyip desteklediği bir edebiyat. Türkçesi, dili bozuk, kurgusu zayıf… Gerçekliği perişan… ama yeni tip köle liberaller yetiştiren bir sanat ve edebiyat. Tüm direnişimize karşın bu direniş sizlerce desteklenmediği için ve zamanın ruhundan ötürü itirazlarımız çok zayıf kaldı. Gerçi sizler de bu konularda az buçuk bir şeyler söylediniz, ama işin ciddiyetini hiç kavramadınız. Neden? 'Ün' başınızı döndürmüş olmasın? Nasıl olsa sizler istediğiniz gibi konuşabiliyordunuz, sözleriniz dinleniyordu… En kolayınıza giden, sizi kafaca daha az yoracak yollara girdiniz ve bol alkış aldınız!
Siz 'büyük siyaset' yaparken karşı devrimci yeni liberal, liberal faşist, sol liberal entelijansiya müthiş başarılar elde etti… Siz siyaseten direneceğim derken, medyada, sanatta, edebiyatta demode konuma düştünüz. Bunu neden anlayamadınız? Onlarsa siz sağken zaferlerini kolay ve erken ilan etmişti. Yeni edebiyatın 'star'ları, kısa süre içinde, yürütülen büyük siyasi operasyonların da koçbaşları, tetikçileri haline geldi. Orhan Pamuk, Murathan Mungan, Ahmet Altan, Elif Şafak, Adalet Ağaoğlu, Ahmet Ümit, Ayşe Kulin gibi yazarları düşünün. Sonra sizin birçoğunu göremediğiniz daha başka genç starlar… Yeni edebiyat starlarının büyük çoğunluğu önce PKK uzantısı legal partilerin, sonra da AKP'nin destekçisi konumunda yeni dönem insanının oluşturulmasında siyasi, ideolojik ve edebi büyük hizmetler gördüler... Siz ne yapıyordunuz buna karşı? Gerçi maalesef erken öldünüz ve sürecin tam olgunlaşmasını göremediniz. Evet, siz bu ara sürekli 'büyük siyaset' yapıyordunuz. Büyük tehlikenin en çok ve esas olarak radikal dincilikten, siyasal İslam'dan geleceğini söylüyor ve sürekli bu tehdide karşı uyarıyordunuz. Haklı çıktınız mı? Evet. Ve bu yüzden size büyük bir öngörüşlülük atfedenler, bu konuda sizi iyice yüceltenler çok. Ben onlarla aynı fikirde değilim sayın Hocam, ne yazık ki! Eski adıyla BOP projesi bir bütündü. Buradaki en güçlü odaklardan biri, evet, elbette siyasal İslam’dı. Ama onun içinde de emperyalizme kısmen karşı odaklar vardı. Sonradan bazıları tasfiye edilecekti. Yani olay laiklik-aşırı dincilik kavgasından ibaret değildi. Üstelik dincileşmek salt bir inanç olgusu, sadece ideolojik bir problem değildi. Bunun sosyolojik, ekonomik ve emperyal planlarla ilgili derin kökleri vardı. Siz bunları yeterince göremediniz Ustam. İşi dar bir dindarlık - ateistlik kavgasına hapsetmeye çalışan ihtiyar ama duyguları ergen zihniyetlere bolca hizmet ettiniz. “Türk halkının yüzde altmışı aptaldır” diye başlayan ve bu sözde büyük hikmet arayan milyonlarca okumuşa ve kendini solda gören aptallara avunma ve başkalarını aşağılama malzemesi verdiniz. Oysa bu dönem aydınlar aydın olmaktan, sol sol olmaktan giderek çıkıyordu Hocam. Bunu göremediniz. Solun ve yeni tip entelijansiyanın.. dedik ya.. pek çok alanda… ABD'nin, AB'nin güdümüne girmesi... Emekten ve yoksullardan yana siyasetin, yerini en kaba ve en kanlı Kürt ve Türk düşmanı PKKcılığa bırakması… Halkı sevmeyen, tuzu kuru yeni tip bir muhalefet… Faşist tonda solcumsu görünümlü liberalizmin her yanı sarması... Merkez sağ ve sosyal demokrat hakimiyetindeki 90’lı yılların çürümüş toplumu, ilişkileri… Başarıyla oluşturulmuş yeni tip kirli insanlar… AKP bu ortamda iktidar oldu sonradan.. Tüm bunlara karşı bir şeyler demişseniz bile vaktiyle, ki bazılarını biliyorum, sizdeki kaba din karşıtlığının gölgesinde kaldı.
Kaan Arslanoğlu Bir de şu var elbette: Bu ülke için, insanlık için, pırıl pırıl aydınlık insanlar yetiştirmek amacıyla, yoksul çocukların eğitimi için özveriyle büyük gayretler sarf ettiniz... Vakıf kurdunuz. Bu hizmetlerinizi milyonlarca kişi teşekkürle, takdirle karşıladı. Bunlardan biri de benim. Ama kendi çocuklarınızı kendi dünya görüşünüze uygun yetiştirebildiniz mi acaba? Bu aslında solun büyük bir sorunudur bizim ülkemizde. Solcuların çocukları genellikle solcu olmuyor. Ya da öylesine solcu oluyor, zamane solcusu.. Keşke hiç solcu olmasalar diyebileceğimiz karakterler… Çoğu konuda sağcı, lafızda solcu.. Hatta bu yüzden bir makale yazmıştım: 'Solcular Çocuk Yapmasın!' Yarı şaka yarı ciddiydi. Birçok kişi espriyi de anlamadı, ciddi yanını da.. Belki anlamak istemediler. Anlayıp hak veren de binlerce kişi çıktı ama… Şöyle de onlarca tepki aldım: 'Ne yani... sağcılar mı çocuk yapsın.. AKP trolü müsün sen? İnadına daha çok çocuk yapacağız...' falan. Halbuki verdiğim örnekler, ünlü solcu ebeveynlerden çıkma, çakma solcu, liberal çocuk örneklerinin çoğu AKP destekçisiydi. Tepki gösterenler o dönem bu çakma solculuğun aslında sağcılık, hatta aşırı sağcılık olduğunun elbette farkında değildi. Mizahtan anlama düzeyleri ise balta gibiydi. Hey gidi yüzde 40... Size işte bunu da sormak istiyorum. Sol sağa dönüştükçe mizahı da bitmedi mi? Bunda sizler gibi ustalarımızın hiç mi payı yok? Bir mizah ve edebiyat ustası olarak siyaseti kök bağlamından kopuk bir yöntemle aşırı ciddiye alırken acaba bir şeylere zarar mı verdiniz? Hem edebiyata, mizaha hem de yanlış yerinden tuttuğunuz siyasete. Kaan Arslanoğlu
(www.insanbu.com)
Gerçek Edebiyat
YORUMLAR