Son Dakika



Peki Türkiye’nin büyük bölümünü etkisi altına alan yoğun yağmur ve kar yağışları kuraklığa çare olacak mı? Bahar ve yaz aylarında bizi neler bekliyor? Uzmanlar anlattı.

Avrupa Birliği Copernicus İklim Değişikliği Servisi'ne göre 2021, dünya genelinde kayıtlara geçen en sıcak beşinci yıl oldu. Ayrıca 2021'de sıcak ve kurak hava koşulları Akdeniz bölgemizde yangın mevsimini uzattı.

Yaşadığımız bu durum, tarım alanlarına zarar vermenin dışında, sularımızın da azalmasına neden oldu. Zaten pek çok iklim bilimci, yaptıkları açıklamalarda eğer gerekli önlemler alınmazsa su temininin zorlaşacağını ve tarımsal üretimin büyük ölçüde zarar göreceğini sıklıkla söylüyor.

YAĞIŞLAR BU YIL İÇİN YETERLİ OLUR MU?

2022 özellikle kış mevsimi açısından biraz olsun yüzleri güldürdü gibi duruyor. Bu yıl Ocak ayının başında başlayan yağmurlar, ay ortasına doğru kar yağışına döndü ve tüm yurdu etkisi altına aldı. Marmara'da tarihi rekor kırıldı.

Hatta Ege ve Akdeniz, uzun yıllar sonra şaşırtan derecede kar yağışına sahne oldu. Antalya’da kar en son 6 Ocak 1993’te ortalama 5 santimetre yağarak kendini göstermişti. Bu sefer tam 29 yıl sonra şehirde yaşayanlar 7 cm kara şahit oldular. İç Anadolu, Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da da durum pek farksız değil.

Şubat ayında ise beyaz örtü biraz olsun geri çekilse de Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmelere göre; bu haftadan itibaren kuzey ve doğu kesimlerinin çok bulutlu, Karadeniz kıyılarının yağmurlu, Kastamonu, Artvin, Ardahan ve Hakkari çevrelerinin kar yağışlı, diğer yerlerin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Doğu Karadeniz'in iç kesimleri ile Doğu Anadolu'nun yüksek kar örtüsünün bulunduğu eğimli yamaçlarda ise aşırı kar yağışının devam edeceği vurgulanıyor.

Durum böyle olunca da akla hemen, “Eğer yurdun büyük bir bölümünde yağışlar, Mart sonuna kadar devam ederse kuraklığa olumlu bir etkisi olabilir mi?” sorusu geliyor.

OCAK VE ŞUBAT AYINDA YAŞANAN YAĞIŞLAR TOPRAKTA DEPOLANIYOR

Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğum İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi, Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı’ndan görevli Prof. Dr. Doğanay Tolunay, “Kar yağışları yavaş yavaş eriyerek toprağa sızdığı için toprakta depolanır. Bu nedenle su kaybı fazla olmaz. Bu açıdan bakıldığında yaz aylarına kadar kuraklığın etkisini azaltacağını söylemek mümkün” dedi ve şu önemli bilgileri paylaştı:

- Kar yağışları toprakta depolanır. Özellikle şiddetli yağmurlarda yağış suları toprağa sızamadan toprak üzerinden akar ve bu su, çoğu zaman sellere de neden olarak kaybedilir.

- Toprağa giren su ise hem depolanır ve bahar aylarıyla birlikte bitkiler tarafından kullanılır hem de toprak içindeki boşluklardan eğim boyunca akarak dereleri besler. Bu durum ise derelerin yaz aylarında kurumaması ya da daha geç kurumasıyla sonuçlanır.

- Toprağa sızan suların topraklardaki boşluklarda yerçekimine karşı tutulması ve depolanması da mümkündür. Bir metreküp hacminde taşsız bir toprak, 500 litre kadar su depolayabilir. Bitkiler bu suyun tamamını kullanamaz. Suyun bir kısmı sızıntı suyu olarak bitkiler kullanamadan derinlere doğru sızar, bir kısmı ise toprak tarafından bitkilerin kökleriyle alamayacağı derece yüksek kuvvetlerle bağlanır.

- Bitkilerin alabileceği ve yerçekimine karşı toprak tarafından tutulan su miktarı ise yine bir metreküp hacimde 150-200 litre kadardır. Bu nedenle toprakta depolanan su nedeniyle tarımsal üretimin olumlu etkileneceğini söylemek mümkün.

Su Politikaları Derneği'nin hazırladığı raporda kuraklık nedeniyle Beyşehir Gölü’nün 26 metreden 6 metreye, Eğirdir Gölü’nün ise 14 metreden 5 metreye düştüğü belirtiliyor. Ayrıca Avlan, Seyfe, Kulu, Sarıgöl, Yarışlı, Kurugöl, Kırkpınar ve Acıgöl’ün su seviyeleri ciddi derecede azalmış durumda.

BU YIL KURAKLIĞIN ENGELLENMESİ NİSAN VE MAYIS AYLARINA BAĞLI

Fakat Prof. Dr. Tolunay, Nisan-Mayıs ayları sonrasında yeterince yağmur alınmazsa ve yaz kuraklıkları sonbahara sarkarsa yine kuraklık yaşanabileceğinin altını çizdi ve şu bilgileri verdi:

“Örneğin yıl geneli itibarıyla kurak olan ve yağışların uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 13 daha az gerçekleştiği 2020 yılında, aslında yılın ilk yarısı oldukça yağışlıydı. Ancak ikinci yarıda işler değişti ve uzun yıllar ortalamasına göre neredeyse yarı yarıya azaldı ve çok şiddetli kuraklık yaşandı. Özetle kar yağışı bahar aylarında yaşanabilecek kuraklığı önler ama baharda yağışlar gelmezse yaz aylarında kuraklık yaşanması riski halen mevcut”

MEVCUT YAĞIŞLARI DOĞRU DEĞERLENDİRMEK ŞART

Türkiye Tabiatı Koruma Derneği Bilim Danışmanı ve aynı zamanda Su Bilimi Uzmanı olan Dr. Erol Kesici ise “İki aydır yağışlar var ama suyun akışına ve suyun toprak altındaki süzülüşüne müsaade edersek, önünü kesmezsek ve düzenini korumuş olursak çok büyük bir faydası olacak” diyerek bu yağışları doğru değerlendirip gerekli adımların atılması gerektiğinin altını çizdi ve önemli uyarılarda bulundu:

- Son iki aydır yaşanan yağışların kısa vadede kuraklığa karşı faydası olacaktır. Fakat yeraltı sularımız bizim ambarlarımızdır. Gelen yağışların yeraltı sularına faydalı olabilmesi için oraya ulaşımı, onların akış sisteminin bozulmaması gerekiyor. Yoksa her yağış faydalı ama akıp giderse bir faydası olmayacak.

- Örneğin kocaman sondaj kuyuları yapmamamız gerekiyor. Böyle olunca damarda bir delik açmış oluyorsunuz. Çünkü suyun akıp gitmesini engelleyen şeyler göller, dereler, küçük çaylar, dere yatakları ve sulak alanlardır. Bunlar suyun aynı zamanda depo edildiği yerlerdir. Bu yanlışlıklar yüzünden yakın zamanda Konya ve Nevşehir’de kamyonlarla Meke Gölü’ne kar taşıdık. Burdur’da pek çok kamyonla göle kar bırakıldı.

- Ayrıca geleneksel ve salma dediğimiz sulama sistemiyle de tarıma devam edersek yine 2022’nin Ağustos veya Ekim ayında kuraklığı konuşacağız. Ayrıca çok daha zor durumlarla karşılaşacağız. Sadece su meselesi değil bu. Aynı zamanda enerji de meselesi... Çünkü su olmadan enerji pahalı, sağlık pahalı, gıda pahalı... Çünkü su her şeyi şekillendiren bir olgu.

‘İNSANLAR KENDİ BAHÇELERİNDE SU BİRİKTİRMEYE BAŞLADI’

Ayrıca Dr. Erol Kesici, suyu tasarruflu kullanmamız gerektiğinin de altını çizdi ve yeni bir tehlikeye de dikkat çekti:

"Artezyenlerin dışında şimdi piyasada 10, 50, 100 tonluk ya da kendi bahçesinin bulunduğu yerlerde havuza dönüştürmek suretiyle suyu biriktirme olayları başladı. Bu çok tehlikeli bir şey... Bırakın su doğada kendiliğinden aksın; biz onları derelerde, çaylarda toplayalım. Toprağa çok büyük bir faydası var. Eğer 2020’de kuraklığı yaşamamış olsaydık ve ormanlarımızdaki topraklar nemli olmuş olsaydı ve orada otsu tabaka daha çok olsaydı, yangından bu kadar zarar görmeyecektik."

İstanbul’da kurak geçen sonbaharın ardından barajların doluluk oranı yüzde 40'lı seviyelere kadar gerilemişti. Soğuk hava dalgasıyla birlikte gelen yoğun kar yağışları, barajları olumlu yönde etkiledi.

İstanbul’un barajlarında şu anda doluluk oranı yüzde 66.91'ya kadar çıktı. İzmir’de ise barajların toplam aktif doluluk oranı ise yüzde 25 seviyelerinde…

Geçen yıl bu oran yüzde 20 seviyesindeydi. Bursa’da barajlar son yağışlarla oldukça artmış durumda. Geçen yıl ocak ayında barajların aktif doluluk oranı yüzde 16 seviyesindeyken, bu yıl yüzde 27 seviyesine ulaştı.

Ankara’da ise işler pek iyiye gitmiyor. Ocak ayında yüzde 8,9 olan doluluk oranı 7 Şubat itibariyle yüzde 7.70’e geriledi.

KAYNAK: İsmail Sarı (Hürriyet)

Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)