Son Dakika



Çırağız

her birimiz

            bir iş yerinde

çalışıyoruz kir pas içinde

tan atanda

            başlıyoruz işe

gün batanda

            bırakıyoruz işi

yıllardır görmeden güneşi

 

Hasretiz

sıcaklığına güneşin

sabah uykularına hasret

ustası olmak için işimizin

takmak için kolumuza

            altın bileziği

katlanacağız bunlara

yaşımız küçük olsa da

solsa da gülümüz

            yaşamın baharında

 

İlk işimiz açmak dükkânı

silip süpürmek ortalığı

duymaktansa küfürü

yemektense tokadı

üretime hazır etmeli çırak

patron gelene kadar dükkânı

 

Çekiçler çıkarılmalı sudan

maskelerin camı silinmeli

kovulmak istemiyorsak eğer

patronun aradığı eline gelmeli

 

Çay söyle

            kahve getir

kaynak çapaklarını taşla

demir kırpıntılarını toplayıp

            bir kenara koy

takımları yerli yerine diz

            elimizden önce

            nasırlaştı ensemiz

            ahi evrandan bu yana

            daha dolmadı mı çilemiz

 

Bizim için

eti senin

kemiği benim dendi

köleliğimiz

bu sözlerle perçinlendi

 

Büyüyoruz

küfür duya duya

tokat yiye yiye

suyu zehir bıçaklar gibi

            bilenerek

 

Büyüyoruz

yaralı parmaklarına işeyerek

            birbirimizin

nakış nakış işleyerek demiri

ayva sarısı

            meneviş rengi

susuzluğa doyurarak çeliği

ustası olacağız işimizin

ve sahibi de

sabahları açan çiçeklerimizin

 

Hınçla dolu yüreğimiz

altın bileziği

kölelik zinciri yapanlara

üretene düşman

tüketene arsızca tapanlara

 

Yumruklaşıyor

nasırlaştıkça elimiz

bugün sizin ama

yarınların sahibi biziz

 

Kardeşlik fidanları dikeceğiz

dünyanın bütün bahçelerine

meyve yüklü olacak dört mevsim

en güzel dünyayı armağan edeceğiz

bizden sonra gelecek çocuklara      

(Türkiye Yazıları, sayı: 26, Mayıs 1979, s.28)

 

USTAMA

Sana bu satırları

Grev çadırından yazıyorum

Dışarıda bıçkın delikanlılar

Davulun sesine uydurarak ayaklarını

Mendil yerine kullanarak

                        Pankartlarını

Coşkuyla halay çekiyorlar

Bugün bir yılını doldurdu

                        Grevimiz

310’dan tek fire vermedik

Bilgi

Cesaret

Azimle bileniyor

Ve de dünyaya umutla bakışımız

                        Katmerleşiyor

Dahası var

Sıkı tut yüreğini

Gönlün hoş olsun

Ektiğin tohumlar yeşerdi

Ve senin dediğin gibi

Koca bir beze yazılarak

            bir boydan

            bir boya

fabrikanın içine girdi

Bir tarafta senin sözlerin

Öbür yandan koca bir resmin

“partisiz mücadele olmaz

Bütün ülkelerin işçileri birleşin”

Heyyt be heyyt

Yürüyoruz gösterdiğin yoldan

Üstüne üstüne karanlığın

Kırpılmış demir parçaları gibi

Duruyoruz boğazlarına burjuvaların

Bir de şu var

Niçin kavga ediyoruz

Bu grev öğretti bize

Heyyt be koca ustam

Yol gösteren şaşmaz pusulam

Yuva yapmış

                        Yüreğim üstüne

Kırmızı gagalı

                        Beyaz kuş

Bense ardındayım namlunun

Bir de doğrultu çizdim hedefe

Sol gözüm kapalı

Sağ gözüm açık

 

İşaret parmağım tetikte

Defne dalını

Karanfili de seviyorum

Türkü söyleyip

Şiir de yazıyorum

Güneşli günlerimiz için

 

Of be ustam of

Yüreğim kabarıyor

Kan çanağı gözlerim

Pusuda karanlığı sevenlerin namlusu

En coşkulu günümüzde

Ölüm kusuyor üstümüze

İşte profilo

İşte bir mayıs

Kanlı Pazar

Sen mezarında rahat uyu

Bıraktığın yerden kaldırdık bayrağı

Parti bayrağı altında

Toplanıyoruz birer birer

Mavzer yürekli genç işçiler

(Türkiye Yazıları, sayı: 25, Nisan 1979, s.27)

 

MURTAZA VURAL KİMDİR?

(1946-2019), Ömerli köyü / Kaman / Kırşehir doğumlu. İlkokulu köyünde bitirdi. Ortaokul öğrenimini ikinci sınıfta yarım bırakarak demirci ve kaynakçı çıraklığı yaptı. Fabrikalarda usta, Hollanda’da işçi olarak çalıştı, Filistin’de bulundu. Türkiye’ye dönünce Ankara’da kurduğu soğuk demirci atölyesini işletti. Şiirleri Türkiye Yazıları ve Ekin Sanat (yazı kurulu üyesi) gibi dergilerde yayımlandı. Hollanda dilinden şiir çevirileri yaptı. Emeğin ve alınterinin kutsallığını izlek edinen şiirler yazdı. Gülten Akın’ın sözleriyle: “Murtaza Vural’ın şiirleri yaşamıyla özdeş. Devrimci bir işçinin şiirleri. İşten atılan, lokavt yiyen, odunsuz, kömürsüz, üç yaşındaki çocuğuna kimlik kartı çıkartamamış, ekmek, fistan, patik alamamış. Ama umarsız, umutsuz değil. Yalnız hiç değil. Yaşamı ben döllerim diyor. Sen istediğin kadar sömürmüş, semirmiş ol, gelecek bizim diyor.” Terimle Suladım Hollanda Lâlelerini (1979) adlı bir şiir kitabı var.  

Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)