Taklit ve taklitçilik / Pablo Picasso
Başkasını taklide evet ama kendini taklit edene ne yazık!
Nesneler söz konusu olduğunda sınıf ayrımı yoktur. İşimize yarayan nerede ne bulabilirsek onu almalıyız -kendi çalışmalarımız hariç. Kendimi kopya etmek gibi bir korkum vardır. Ama öte yandan, eski çizimlerime ait bir dosya görmek istediğimde, onlardan bir şeyler almaktan huzursuzluk falan duymam (Zervos, 1935). Uzun sürmediği ve dürüst oldukları sürece, taklitçiler benim canımı sıkmaz: Özgün bir yaradılışa sahiplerse eğer; bu, bir sanatçının kişiliğini ortaya koymasıyla gösterecektir kendini. En iyisi, ona mükemmel bir daire çizdirmektir. Başarılı olmayacaktır, ama başarısız daire onun yaradılışını açığa çıkaracaktır. Ya da, bir resmi kopya etmesini iste ondan. Kopyası, aslının aynısı olmayacaktır; fakat ona ait bir şey belirecektir bu kopyada. Paris’teyken, Toulousc-Lautrec ve Steinlen’i taklit ettiğimi söylediler. Mümkündür. Fakat benim resimlerime bakıp da, onların Toulouse-Lautrec ya da Steinlen’e ait olduğunu düşünen biri hiç olmadı. Bir resmin ya da desenin kopyasını yapmak, ondan esinlenmeye çalışıp da bir benzerini yapmaktan daha iyidir. Bu durumda, asıl resimdeki hataları tekrarlamak riskiyle karşılaşılır. Sadece, ressamın atölyesi bir laboratuar olmalıdır. Oraya çıkıp da, bir maymun işiyle uğraşmaz kimse; icat eder. Resim bir ruh içindir.” (Warnod, 1945). Rotonde’daki insanlar için mi resim yaptığımı sanıyorsunuz? Hâlâ oradalarsa, bu çok kötü. Bırak, kendi boklarında gezinsin onlar! Zaten, taklitçiler umurumda bile değil. Taklitçiler? Tamam; istersen çömez, de. Ama, kahrolsun bu çömezler! Hiç ilginç değil. Önemli olan sadece ustalar. Yaratanlar ve topuklarına pislediklerinde, dönüp arkalarına bakmaz bile onlar. (Georges-Michel, 1954, s. 94-95). Yoo, hayır! Benden kendimi tekrarlamamı isteme sakın. Geçmişim artık ilgilendirmiyor beni. Kendimi tekrarlamaktansa, başkalarını kopya etmeyi yeğlerim. En azından, arılara yeni bir şey kazandırmış olurum. Keşfetmeyi öyle seviyorum ki... (Georges -Michel, 1954, s. 100). Verdiği sözü yerine getiren her şeye çaresizce niçin bağlanmalı biri? Kendini tekrar edebilecek bir insan var mıdır? Tekrar, ruhun yasalarına, onun ileri doğru yükselişine karşıdır. Başkalarını kopya etmek gereklidir. Ama, kendini kopya edene ne yazık! (Souchére, 1960, s. 27). Bir başkasını gerçekten taklit etmek ya da şunun bunun tarzında bir resim yapmak ne demektir bir ressam için? Bunda, yanlış olan ne? Aksine, bu oldukça iyi bir fikir. Sürekli bir başkası gibi resim yapmaya çalışmalısınız. Ama aslolan, yapamayacağınızdır. İsterseniz, deneyin: Kaba bir yamadan farklı olmayacaktır. Ve işte bu yaptığınız kaba yama, siz; yani kendiniz olandır. (Parmelin, 1965, s. 43). KAYNAKÇA: Kaynak: Picasso Konuşuyor, Derleyen: Dore Ashton Çevirenler: Mehmet Yılmaz - Nahide Yılmaz. Ütopya Yayınevi, 2001 - Ankara Gerçek EdebiyatKOPYASI ve ASLI
TEKRAR
KABA YAMA
Cristian Zervos, Conversations avec Picasso, Cahiers d'Arts (Paris) v.10, ss. 173-178, 1935.
Jaime Sabartes, Picasso a Antibes., Paris, Rene Droin, 1948.
Helene Parmelin, Picasso Plain, London, Secker and Warburg, 1963.
Georges - Michel, De Renoir a Picasso, Paris Libraire Fayard, 1954.
Dor de la Souchere, Picasso in Antibes, New York, Pantheon, 1960.
Andre Warnod, En peinture tout n'est que signe, nous dit Picasso Arts (Paris)., no: 22 June 29, 1945.
YORUMLAR