Son Dakika



Soma’da yaşanan maden cinayetinde, sorumlular hâlâ pişkin pişkin konuşuyor, halka tekme tokat girişiyor, ‘ahlaksızlar’ diyor, madenciliğin ölüm fıtratından söz edebiliyor… Halkın, yas tutma hakkına, hakkını arama çabasına olanca çirkeflikle, saldırılıyor.

Soma’da yaşanan cinayetin failleri belli olmasına belli de, gerçeklerin üzeri neden örtülüyor, anlamak daha da kolaylaştı, zamanla! Maden şirketi yetkililerinin, basın açıklaması; sirke dönmüştü. Birinin dediğini biri yalanladı. Türlü cambazlıklar sergilendi. Yaşam odası, maskeler, kasklar her bir şey havada uçuştu. Lakin yaşamını yitiren madenciler, madene kapatıldı ve suskunluk yaşandı.

Peki ya ölümler, 302 sayısı ne kadar gerçekçi. Olayların telaşıyla, kimi gerçekler ortaya çıkmadı.

Soma’nın, Afet Bölgesi ilânını gerektirecek kadar, ölü veremedi mi acaba? AKP, afet bölgesi olursa; maddi yükü mü sırtlamaktan korktu? Peki ya maden şirketinin, AKP bağlantıları ortaya çıkınca; savunulan şirket yetkilileri, bir çırpıda tukaka ilân edildi ve tutuklama gündeme geldi.

Peki ya cinayete kurban giden canlarımızın hesabını kim verecek? Doğru dürüst güvencesi olmayan, kölelikle çalıştırılan, kapitalizmin sadece mala odaklı üretim sürecinin bir objesi olmaktan öteye değer verilmeyen, madenci kardeşlerimiz; sömürü düzenine neden başkaldıramıyor? Borçları, güvencesiz kalma korkusu, evine ekmek götürememe korkusu? Nedir sorun?

Halkın, yas tutma hakkını dahi çok gören bir iktidar yeteneği; ölüyü gizleme, ölüye saygı göstermeme yeteneğini de sergileyebiliyor.

Soma’daki madende yitirdiğimiz işçilerimizin hesabını sorma direnci bile yok halkta! Faşizm baskısı bu denli, gölgelemiştir; onuru, saygıyı, hak arama özgürlüğünü, yas tutma özgürlüğünü… Tekmeler, yumruklar konuşmuştur. Faşizm, halka saldırmıştır.

Hem de bu faşizm halkına, medyayla da saldırmıştır, ölü sayısı artarken; Kanaltürk, Kanal D, ATV, Star ilginç bir biçimde; ucuz Hollywood filmlerini dayatmıştır. Haberler sonrası, açık oturumlar, Soma’ya özel programlar yapılırken; filmle uyutuluyorduk. Sanki çok uyanık haldeyiz ya!

Peki ya, ölü sayısı meselesi? 200, 252, 301, 302 vs. Gerçekse, cesetlerin nerelerde, hangi koşullarda saklandığına bağlı. Şöyle:

1.      Madenin karşısındaki askeri morg ceset doluydu, 

2.      Soma’daki iki özel hastane, bir devlet hastanesi morgları doluydu,

3.      Kınık Soğuk Hava Deposu ceset doluydu,

4.      Kırkağaç Kavun Soğuk Hava Deposu ceset doluydu,

5.      Keskinoğlu Piliç Soğuk Hava Deposu ceset doluydu,

6.      Mezbahaneler ceset doluydu,

7.      Ege Üniversitesi Hastanesi morguna cesetler gönderilmişti,

8.      Üç adet soğuk hava depolu tır gelmiş ve ceset doluydu

Peki, siz hangi 302’lerden söz ediyorsunuz? Peki, maden altında kalan madencilerimizin sayısı? Kim, kime, nasıl hesap soracak da hesap verilecek?

Kaç, 302 ceset var? Ahlaksızlıkla suçladığınız halka, hesap verin? Bu ülke, ölüsünün bile hesabını soramayacak hale geldi ya?

İktidar, şehitlerimize “kelle” diyerek, hesap verdiği gibi; bir gün “aldığı kellelerin hesabını” verir elbette!

Kaan Turhan
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)