Fikret Hakan'ın vefatının üzerinden tam 8 yıl geçti. Türk sinema ve tiyatrosunun unutulmaz isimlerinden biri olan Hakan, "Battal Gazi Destanı", "Yılanların Öcü", "Köprüaltı Çocukları", "Keşanlı Ali Destanı" gibi birçok önemli filmde rol almış, ayrıca "Tellak Ali" ve "Hamal'ın Uşakları" adlı kitapları kaleme alarak edebiyat dünyasında da kendine özgü bir yer edinmiştir.

Asıl adı Bumin Gaffar Çıtanak olan sanatçı, Balıkesir'de 23 Nisan 1934 tarihinde dünyaya geldi. Babası Abdullah Gaffar Güney'in çevirmenlik görevi ve annesi Fatma Belkıs Hanım’ın hemşirelik mesleği nedeniyle çocukluk yıllarında farklı şehirlerde yaşadı.

Anadolu'da gördüğü sinema filmleri, onun sanat alt yapısını oluştururken aynı zamanda oyunculuk hayali de bu dönemde filizlendi. İstanbul’a taşındıklarında, babasının Galatasaray Lisesi'ndeki göreviyle birlikte sanata olan ilgisi daha da derinleşti.

Mahalleden arkadaşlarıyla tiyatroya gitmeye başlayan Hakan, bir yandan edebiyata yönelirken babasının Rusça çevirilerinden oluşan zengin kitaplığında zaman geçirdi. Okumak ve yazmak, onun hayatının vazgeçilmez bir parçası haline geldi.

Taksim Atatürk Lisesi’nde eğitim gördüğü sırada gazetecilik yapmaya başlayan Hakan, hikayelerini çeşitli edebiyat dergilerinde yayımladı. Sanat kariyerine ise 1950 yılında Ses Tiyatrosu’nda sahnelenen "Üç Güvercin Opereti" ile adım attı. Sonrasında sinemaya yöneldi ve ilk beyaz perde deneyimini "Köprüaltı Çocukları" filmiyle gerçekleştirdi.

Ardından "Beyaz Mendil", "Gelinin Muradı" ve "Dokuz Dağın Efesi" gibi filmlerle sinema severlerin karşısına çıkan Hakan, bir süre tiyatro çalışmalarını da sürdürdü. Ses Tiyatrosu, Çığır Sahne, Cep Tiyatrosu gibi topluluklarda yer alırken kendi kurduğu Sahne 8 ve Fikret Hakan Tiyatrosu’nda da etkili rollere imza attı. 1970’li yıllarda senaristlik, yönetmenlik ve yapımcılık rollerini üstlenerek sektörde pek çok projeye öncülük etti. En büyük çıkışını "Üç Arkadaş" ve "Keşanlı Ali Destanı" filmleriyle yakaladı.

1971’de "Sürgünden Geliyorum", 1973’te "Cennetin Kapısı", 1975’te "En Büyük Patron", 1976’da ise "Sürgün" ve "Hamal" filmlerinin yönetmenliğini yaptı. Bu süreçte, "Hamal" haricindeki filmlerin senaryolarını da yazdı.

Ayrıca müzik alanında da üretken olan sanatçı, plaklar hazırlamış ve gazino sahnelerinde performans sergilemiştir. Yeşilçam'ın ekonomik zorluklar yaşadığı dönemlerde Marmaris'e taşınarak 1980'lere kadar burada yaşamını sürdüren Hakan, tekrar sinema dünyasına döndü ve 1998’de “Devlet Sanatçısı” unvanını aldı.

Yazarlık alanında da geniş bir eser yelpazesi sunan usta sanatçının, "Tellak Ali" ve "Hamal'ın Uşakları" adlı öykü kitaplarının yanı sıra "İnce Müzikli Otobüsler" ve "İmbikçi Duvar" adlı şiir kitapları mevcuttur. Ayrıca 1914'ten 1996’ya kadar Türk sinemasının önemli dönüm noktalarını belgelediği "Türk Sinema Tarihi" kitabıyla özel bir arşiv sunarak sinema tutkunlarına eşsiz bir kaynak bıraktı.  

Tarık Buğra'nın aynı adlı romanından uyarlanan ve Yücel Çakmaklı tarafından yönetilen TRT yapımı "Küçük Ağa" dizisinde canlandırdığı "Çolak Salih" karakteriyle unutulmaz bir etki bırakan Fikret Hakan, sinema dünyasının hemen her döneminde aktif olarak film üretmeye devam etti.

Türk sinemasının önemli isimlerinden Lütfi Akad, Metin Erksan, Atıf Yılmaz ve Memduh Ün ile çalışan Hakan, farklı karakterlere hayat vererek sanatında önemli bir yere sahip oldu. Özgün fiziksel özellikleriyle dikkat çeken sanatçı, yumuşak gülüşü, sert bakışı ve her şekle girebilen yüz ifadesiyle her rolüne ayrı bir kimlik kattı.

Salondan köy meydanına, işçilikten patronluğa, polisten dolandırıcıya kadar iyi veya kötü ayrımı gözetmeksizin her tür rolü ustalıkla canlandırarak çok yönlü bir oyunculuk sergiledi. Hakan, verdiği bir röportajda genç sinemacılara şu tavsiyelerde bulunmuştu: "Dedikodu yapmadan her oyuncu veya yönetmen adayı kesinlikle meraklı olmalıdır.

Merakını kaybeden bir insandan hiçbir şey bekleyemezsiniz. Hele ki bizim gibi alaylılar için, merak etmeden bir yere varmamız mümkün değildir."

 Aynı röportajda arşiv merakından söz eden sanatçı, sinemaya adım attığı ilk yıllarda o dönemin yapımcılarından dokümanlar topladığını ve kendi arşivini oluşturduğunu belirtmişti. "1952’de sinemaya başladığımda yapımcıların kapısını aşındırıp belgeler topladım, kayıtlar tuttum.

O zaman hiçbir kimsenin arşivcilik ile ilgilenmediğini fark ettim ve yaklaşık 55 yıl boyunca oldukça büyük bir arşiv oluşturdum." ifadeleriyle bu özelliğini ortaya koymuştu. 83 yaşında akciğer kanseri tedavisi görürken Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hayatını kaybeden Hakan, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi. Özel hayatında toplam dört kez evlilik yapan sanatçı, gerisinde Türk sinemasına unutulmaz katkılar bırakmıştır.

Fikret Hakan, 1965 yılında "Keşanlı Ali Destanı" ile Antalya Film Festivali ve İzmir Enternasyonal Fuarı 1. Film Şenliği'nde "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü" kazandı. 1968’de "Ölüm Tarlası" ve 1971’de "Hasret" filmleriyle Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde aynı kategoride ödül sahibi oldu. 1993’te "Yalancı" filmiyle 30. Antalya Film Şenliği’nde "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü", 1997’de ise 34. Antalya Film Şenliği’nde "Yaşam Boyu Onur Ödülü" almaya hak kazandı. Son olarak 2012 yılında Engelsiz Yaşam Vakfı tarafından "Yaşam Boyu Meslek ve Onur Ödülü" ile onurlandırıldı.

Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)