Bu güzel gezegenimiz büyük bir yıkımla karşı karşıya; savaşlar, savaşlar ve doğaya karşı işlenmiş büyük suçlar. İnsanların birbirleriyle savaşmalarının bir açıklaması ya da bir suçlusu olabilir; kendim ettim kendim buldum ya da bu aptallığı üzerine alacak insan "formu"nda ilkel varlık bol!
Peki ya bize yalnızca sonsuz olanaklar ve sonsuz güzellikler sunan, bize bu yaşamı bahşeden doğaya karşı işlediğimiz sayısız suçu, bu düşmanlığı çocuklarımıza, gelecek nesillere nasıl açıklayacağız?
Ressam Elvan Alpay'la konuşmaya başladığımda ilk sözü, "İnsanlığın bir cennet fikrine yeniden ihtiyacı var!" oldu. Önce şaşırdım. Sarsıcı bir düşünceydi bu. Ama görünürde tanrının yeni bir din yaratamaya niyeti olmadığına göre ikinci yaratıcıya, sanatçıya düşüyordu iş; ki bu büyük sorumluluk duygusu karşısında diyecek söz bulamadım.
1990'ların başında açtığı ilk sergisi de "bağıran renkler"den oluşuyordu. Daha sonra araya heykeller ve başka çalışmalar girmişti. 2008'de yeniden "tuale" döndüğünde açtığı sergi de doğa temalıydı. ("Düş-Orman")
Elvan Alpay'ın "likid akrilik desenler"den oluşmuş resimlerinin "doğa"sında yerel motifler yok; Latin ormanlarının derinliği de. İlk bakışta size capcanlı renkleriyle hücum eden çiçekler, kuşlar, arsız falluslarla karşılaşsanız da korkmanıza gerek yok. Bu güzel bataklık Elvan Alpay'ın bahçesinin çiçeklerinden oluşuyor. Bu çiçekler dişicik tepelerindeki tatlı, başdöndürücü özsularını haşarı kuşların gagalarına sevgiyle sunuyor. Diğer tür çiçeklerle sarmaş dolaş olmuşlar; bir senfoni çalıyorlar; üreme, çoğalma yaşama güdüleriyle büyük bir enerji veriyorlar bize: "Doğanın ve onun iyileştirici etkisinin bize aktardığı enerji"nin renkleri içindesiniz!
Bunu yalan dolanla, bilinmezlik taslayarak değil, açıkça, şeffaf bir pervasızlıkla yapıyor çiçekler. Bize dürüst olun diye çığırıyorlar. Doğa karşısında örtünmek, yalana başvurmak kadar saçma ne olabilir? Bunun için Elvan Alpay'ın çiçekleri pembemsi renklerini cinselliklerini gizlemeden bir diğer çiçeğe, hatta pek de iyi niyetli görünmeyen bir karakedi duygusu veren karakuşlara bile sevgiyle sunuyor.
Biophilia adlı sergi, adını, "sosyobiyolog" Edward O. Wilson'ın “Biophilia Hipotezi” adlı çalışmasında öne sürdüğü, insanlar ve diğer canlılar arasında var olan içgüdüsel bağı tanımlayan tezinden alıyor. Wilson'a göre insanoğlu, durmaksızın başka yaşam biçimleriyle ilişkilenmeye çabalayan bir bilinçaltına sahip.
*
Ankara Galeri Nev'de 7 Aralık'ta açılan ve 5 Ocak 2013 tarihine kadar sürecek olan bu önemli sergi hemen belirtelim ki "Avatar" filminden önce yapılmış resimlerden oluşuyor! (Ressam Elvan Alpay, "Daha geçenlerde ancak DVD'sini izleyebildim filmin" diyor, bu benzetmeden de biraz hoşlanarak.)
*
"Ormanın içinde kaybolmak, tehlikeye açık ama aynı zamanda müthiş özgürleştirici... (...) Bizler, yaşamımız boyunca, bir çekirge veya bir çiçek tomurcuğu ile her an iletişimde olduğumuzun bilinciyle, doğaya bakışımızı tamamen değiştirmeliyiz. Dünyada bundan büyük 'aciliyet' içeren hiçbir konu olmadığı bu kadar açıkken, bu kadar umarsız kalmak..."
"İlerleme ve refah adına ‘talan’ kültürünün şiddetini sürekli arttırdığı günümüzde, doğa üzerine düşünmek de önemini aynı oranda arttırıyor; doğayla kurduğumuz ilişki tüm kültürel, ahlaki ve politik kimliğimizin temelini oluşturuyor."
*
Bu düşünce yazar ve şairlerimize de ilginç gelebilir; benim kafama yattı: "Bir cennet fikrine yeniden ihtiyaç var!"
Bir cennetin içinde yaşadığımızı ancak böyle anımsayabilir, insanın insanlaşma sürecine yeni bir ivme kazandırabilir, güzelim "planet"i(mizi) bize zindan eden güçleri de o zaman alt edebiliriz!
Ahmet Yıldız
Gerçekedebiyat.com
Ressam Elvan Alpay kimdir?
1986 yılında Marmara Üniversitesi, Resim Bölümü’nden mezun oldu. Kısa bir süre Salzburg Akademisi’nde çalıştıktan sonra, yüksek lisansını yine Marmara Üniversitesi’nde tamamladı.
Döne Otyam tarafından Ankara’da kurulan Galeri Zon’da 1990 yılında izlenen Elvan Alpay’ın kişisel sergileri Ankara ve İstanbul Nev’de devam etti. Ayrıca Paris, Köln, Londra, Düsseldorf, New York gibi merkezlerde düzenlenen sergilere katıldı.
Paris Le Monde de L’Art galerisinde bir kişisel sergi de açan Alpay, Türkiye’deki pek çok özel ve kamu kurumu koleksiyonunun yanısıra Paris Fondation Cartier koleksiyonunda temsil ediliyor.
Elvan Alpay, çalışmalarını İstanbul’da sürdürüyor.
YORUMLAR