Özdemir İnce'den Ahmet Hakan'a: Kuran’da kadınların başlarını örtmesini zorunlu kılan tek bir ayet yoktur
Özdemir İnce Fikri Sağlar'ın 'Türban ayrı, başörtüsü ayrı... Türbanlı hâkim tarafsız olamaz... Ben başörtüsüne değil türbana karşıyım' demesinden sonra başlayan tartışmalara yeni bir boyut getirdi.
2021 yılının ilk günü Hürriyet gazetesinde, Ahmet Hakan’ın “Bunlar amma da gerici fikirler Fikri Sağlar” başlıklı yazısını okudum. Fikri Sağlar, bir televizyonda “Türban ayrı, başörtüsü ayrı... Türbanlı hâkim tarafsız olamaz... Ben başörtüsüne değil türbana karşıyım” demiş... Vay sen misin diyen! Fikri Sağlar’a meydan dayağı atıyor (!). İrin toplamış sorun “türban” ya da “başörtüsü” değildi. Türban madrabazları laik düzene karşı dini inanç jokerlerini kullanıyorlar ve Kuran’ı tanık gösteriyorlardı. Oysa geleneksel örtüler yereldi, her ülkenin kendi tarzı vardı. Ama türban, İslamcıların evrensel üniforması oldu. *** Ahmet Hakan, imam hatip lisesinden mezun. Bir süre Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde okumuş... Bu tahsile göre Kuran Arapçasını kesinlikle anlaması mümkün değil. Kuran’ı ve bir Kuran çevrisini ezberlemiştir, o kadar. Herhangi bir Avrupa dilini yeterli düzeyde bildiğini de sanmam. Hürriyet gazetesinde galiba 2005 yılında yazmaya başladı. Ben o sırada beşinci yılımı sürmekte ve yazılarımla “Türban Yalanları”nı bozmaktaydım. Hiçbir siyasal İslamcı yazıcı benimle tartışamıyor, küfredip ölümle tehdit ediyordu. Bu yazılardan bazıları: “Nur Suresi, 31. Ayet” (26.12.2007), “Muhammed Bin Hamza’nın Kuran Tercümesi” (22.1. 2008), “Yalanla Pazarlık Olmaz” (3.1.2008), “Madrabazlık, Dolandırıcılık, Kalpazanlık (29.1.2008), “Nato Kafa Nato Mermeri (1.2.2008), “Yalan Rüzgârları” (2.1.2008), “Tıssssssssssssssssss!” (8.2.2008), “Türbanı Savunan Asri Bayanlar” (22. 2.2008). *** 2012 yılının nisan ayında gazeteden atılana kadar bu türden birçok yazı yazdım. Fakat Ahmet Hakan bunlardan bir tekine bile karşı çıkmayı göze alamadı. Sadece o değil, İslamcı pehlivanların tamamı. Zırvalamasından yararlanarak bu konuya bir kez daha değineceğim: Bırakın türbanı, Kuran’da kadınların başlarını örtmesini zorunlu kılan tek bir ayet yoktur. Nur Suresi 31. ayette sözü edilen örtü, o çağda, o coğrafyada, Musevi, Hıristiyan, Müslüman, kadın ve erkeklerin, güneş ve kuma karşı korunmak için başlarını örttükleri geleneksel “Hımar”dır. Şimdi Nur Suresi, 31. ayetin tercümelerine bakalım: *** “Daki eyit mu’mine avratlara: Örtsünler gözlerinin bir nicesin, dakı saklasunlar ferçlerini... Dakı bıraksınlar derinceklerini göncükleri üzerine.” (Muhammed bin Hamza, XV. yüzyıl başları, Kültür Bakanlığı Yayını) Metinde geçen 15. yüzyıl Türkçesi sözcüklerin anlamları: Dakı: Ve / Eyit: Söyle / Ferç: Erkeğin ve kadının avret mahalli, ut yeri, anatomik adıyla cinsel organ. / Derincek: Başörtüsü / Göncük: Yaka * “Mümin kadınlara da söyle, başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar.” (Diyanet İşleri Başkanlığı) * “Mümin kadınlara da söyle: Örtülerini / başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar.” (Yaşar Nuri Öztürk) * “Mümin kadınlara da söyle: Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.” (Elmalılı Hamdi Yazır) * Fransızca: “Dis aux croyantes: de rabattre leurs voiles sur leurs poitrines.” (D. Masson) “İnanan kadınlara söyle: Örtülerini göğüslerine indirsinler.” * İngilizce: “Tell the believing women cover their bosoms with their veils.” (Ahmed Ali) “İnanan kadınlara söyle: Örtüleriyle göğüslerini örtsünler.” Not: “Göğüsler”= “Memeler”. *** Mustafa Sağ’a göre (26.12.2007 tarihli yazı): Ayetteki “hımar” (örtü) sözcüğünün yanındaki sözcük “cuyub”, “yaka” ya da “göğüs” anlamına gelir. Yani, “cuyub” sözcüğü “hımar” (örtmek) ile kullanıldığı zaman “bihumûrihinne ala cuyubihinne” başını örtmek değil, “göğsünün üzerini örtmek” anlamına gelmektedir. *** Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütün allâmeleri bir araya gelse de bu yazıma cevap verip aksini kanıtlayamaz. Ahmet Hakan’a gelince semtine bile uğrayamaz. “Siyasal ve militan türban” Panislamizmin, Müslüman Kardeşler’in, laik ve demokratik Cumhuriyete düşmanlığın, mesleki liyakatsizliğin, Kuvvetler Birliği’nin, yolsuzluk ve soygunların, eşitsizliğin, adaletsizliğin, kültürsüzleşmenin, cehaletin, kadının köleleşmesinin ve kadın düşmanlığının, İslam dininin tahrifinin, insani yozlaşmanın simgesidir. *** Ahmet Hakan, muhafaza edecek bir şeyi kalmamış olan “muhafazakâr seçmen”in CHP’ye nasıl güveneceğini soruyor. El Cevap: Kendi bencil, üryan ve ahraz halinden utandığı zaman! Özdemir İnce
Cumhuriyet
YORUMLAR