Necati Tosuner'den Muzaffer Buyrukçu'ya 1973 tarihli mektup
Harlingerode, 28 Mayıs 1973 Sevgili Buyrukçu, Günel’den senin adresini istemiştim, sonunda gelebildi. Hemen yazıyorum sana. Yılbaşından bir kaç gün önce geldim buraya. Biliyorsun başımdan geçenleri, bir değişiklik gerekiyordu, ağabeyim burada olduğu için Almanya oldu, beş aydır buradayım. Önce bir dil okuluna gittim iki ay, sonra ağabeyimin evine döndüm yine. Küçük bir kasaba burası. Türk birkaç kişi. Almancayı biraz öğrendim sayılır. İçkiyi bıraktım. Derdim sigarayı azaltmak. Kızları rahat bırakmıyorum. Dans yerlerine falan gidiyorum, şaştın mı? Pişman olmayı sevmiyorum ve buraya geldiğime pişman değilim. Ama burada olmak da beni sevindirmiyor doğrusu. Buranın Ankara’ya kaç tren rayı uzakta olduğunu düşündüğüm ilk günler de geçti, artık alıştım sayılır. Kendime eziyet etmesem rahat bile sayılırım. Parayı ağabeyimden alıyorum. Yengem sayılır bir Alman kadın, beni anlıyor Buyrukçu. Ona çok borçlanıyorum. Onun tek derdi de benim yazdıklarımı okuyamadığı. Kitabın sonucunu almadan İstanbul’dan ayrılmakla iyi etmedim. Bir ayda tükendi ve hala ikinci baskısı yapılacak. Eh Sait Faik de kazanamadı, artık yapılmaz ve unutulur. Hayati de üç aydır tek satır yazmıyor bana. “Armağanı kazanamadın arkadaş” bir kişi çıkıp da bildirmedi ki meraktan kurtulayım. Sözde bunca arkadaşım var, mektuptan geçtim, bir dergi, bir gazete bile gönderen yok. Eh ben de biliyorum dönünce yapacağımı, çoğuna davranışım değişecek. Cengiz bir ağabeylik yaptı bana, hani o ödünç para vermeseydi, buraya da gelemiyecektim. Yazın buraları bir iyi dolaşmayı kuruyordum. Şimdi Sait Faik’ten hava alınca yattı. Geçende oto-stop yaparak Köln’e gittim. On gün falan kaldım orada ve yine oto-stop’la döndüm. Orda bir gün Baykara’yı gördüm, Beyazıt günlerini konuştuk. Ağustos sonunda Köln’e yerleşiyorum. Sözde felsefe öğrencisi olacağım. (Yabancı öğrenciler pek rağbet etmediği ve giriş kolaylığı olduğu için felsefe.) Böylece, öğrencilere sağlanan kolaylıklardan yararlanacağım. Bir öğrenci kuruluşu var, belki para getirecek bir iş de bulurlar bana. Böyle. Çoğu zaman Türkiye’ye dönmeyi düşünüyorum, eh, beni orda davul zurnayla beklemiyorlar ya, bir süre daha böyle gitsin istiyorum. Burada birkaç hikaye yazdım. Dönmeden yayımlamak istiyorum onları. Bir de günlük gibi bir şeyler var. Kötü gidiyor sayılmaz, ama kitabın ikinci baskısının yapılamayışı kötü oldu. Yazık oldu “Kambur”a. Ne yapalım, şansımızın iyi gittiğini kim söylemişti? Bilmem sana söylemiş miydim, senin yanında rahat oldum Buyrukçu, bunu unutma. Bana yazarsan sevinirim. Sana Monika’yı anlatacaktım caydım. İsmat Zeki belki haklı, ben de sıkıldım bu Necat’nin kız hikayelerinden. Sen neler yapıyorsun? Kimleri görüyorsun Ankara’da? Benden selam olsun. Cemal’e de bugün yazacağım. Türk dilinde benim bir hikaye vardı, yazı kurulundan geçmişti sanıyorum, bir yıldır çıkacak, bir sorsan bana iyilik olur. Hanımefendiye saygılar. Hadi, kal sağlıkla, gözlerinden öperim. Necati Tosuner
YORUMLAR