İsrail: Toplumun ordulaştırılması (militarizasyon) / Gil Shohat
Gazze katliamına ve İsrail'in Filistin halkının topraklarının işgaline karşı gelen ve bir Filistin devletiyle eşit adil bir içimde yaşamayı savunan İsrailli barış yanlılarından Rosa Lüksemburg Vakfı Başkanı'nın yazısını Haydar Uzunyayla Almanca'dan çevirdi.
İsrail halkı, sekiz aydan beri hemen her akşam Gazze şeridi, rehineler, Batı Şeria ve Lübnan sınırındaki savaş cephelerinden gelen haberleri izliyor. Bu haberlerin neredeyse tamamı belgeler, görseller, askerlerinin kahramanlığını gösteren vidolar, İsrail hükümeti ve ordusunun basın ofisi tarafından ve onların bakış açısıyla servis edilir. Savaş cepheleri hakkında tek bilgi kaynağı onlardır. Başka bir alternatif yok ve dışarıdan haber kaynaklarına (sözgelimi Katar merkezli El Cezire’ye yönelik yayın yasağı) giderek artan kısıtlamalar getiriliyor. Ama yine de Mayıs ayının sonunda birkaç haber kanalı sıra dışı bir haber yayınladı: İsrailli (Yahudi) bir yedek asker, alenen genel bir isyan çağrısı yapıyordu. Kendi cep telefonu kamerasıyla, tam donanımlı savaş teçhizatı içinde, bir duvarın önünde, sağcı, ırkçı sloganlarla, müzik ve marşlar eşliğinde, başbakan Benyamin Netenyahu’ya koşulsuz bağlılık yemini ediyordu ve aynı anda, aynı yerde Genel Kurmay Başkanı Herzi Halevi ile Savunma Bakanı Yoav Gallanta ise sadakat göstermeyeceğini haykırıyordu… Bu ikilinin savaşı asla kazanamayacaklarını bağırıyordu. “Gazze’nin anahtarlarını hiçbir koşulda Filistinlilere teslim etmeyeceğiz” diyordu. “Şu anda 100.000 yedek asker adına konuşuyorum. İsrail için ölmeye hazır 100.000 yedek asker var… Bu benzersiz bir fırsattır. Rehinelerin Filistinli mahkumlarla değişimini düşünenler ihanet içindedirler. Bunlar İsrail halkına ihanet ediyorlar ve iç düşman olarak görülmelidirler.” (Burada ihanet içinde olanlardan kastı, Genel Kurmay Başkanı ile Savunma Bakanıdır.- Çevirenin notu-) Video, hararetli tartışmalara yol açtı. 7 Ekimden bu yana Hamas katliamına cevap olarak başlayan savaşın başından beri ilk defa ortaya çıkan bu yedek askerlerin eylemleri ortalığı karıştırdı ve endişeleri daha da artırdı. Birçok gözlemci bunun bir isyan girişimi olduğu konusunda hemfikir kaldı. Çünkü bunların kullanılması şaşırtıcı olamayacaktı. Antimilitarist ve sol bir perspektiften bakıldığında durum daha da endişe verici bir hal alıyordu. Uluslararası kınamalar, uluslararası yargının attığı birkaç adıma rağmen, İsrail yıkıcılığını sürdürüyor. Yaklaşık 40 000 ölüme ulaşan bu yıkım, birçok Filistinlinin kitlesel sürgününe neden oldu. Bu “İkinci Nakba” olarak adlandırılan trajedi gibi… (“Nakba” Arapçada ‘felaket’ anlamındadır. 1948 Arap-İsrail savaşında ve sonrasında kaybedilen toprakları ifade eder. –çevirenin notu-) Tarihçi Ofri Ilani, Haaretz gazetesindeki köşe yazısında bu isyancı yedek askerler hakkında yazdı ve Ocak 2021 tarihindeki Capitol saldırısına katılan aşırı sağcı milisler olduğunu belirtti. (2020-2021 ABD Kogre binası baskını. - Çevirenin notu.) Bunların bir bölümünün de ABD silahlı kuvvetleri tarafından eğitildiğini ekledi… Ofri Ilani’nin görüşü şuydu: Bu yedek askerler öfkeli ve siyasi açıdan en tehlikeli gruplardır. Ayrıca silahlı olmaları da İsrail toplumu için büyük risktir. İsrail toplumunun ordulaştırılması ya da militarizasyonu Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in talimatıyla başlatıldı. Bu talimat Yahudi İsraillilerin silahlandırılmasını içeriyor... Bakanlığın verilerine göre 7 Ekimde savaşın başlamasından bu yana, 2024 baharına kadar 100.000’den fazla İsrailli yeni silah ruhsatı aldı. Bu başvuruların çoğunu yetersiz eğitimli kişiler veya çalışanlar oluşturuyor… Bütün bu nedenlerden dolayı bugün İsrail gerek dış politikada gerek iç politikada bir yol ayrımında bulunuyor… Batı Şeria ve Gazze şeridini hukuka aykırı şekilde işgal altında tutuyor. Filistinlilere 57 yıl sonra yeniden hak mahrumiyeti yaşatıyor. Onları daha sert, daha vahşi şekilde varoluşsal bir krizin ortasına sürüklüyor… Bu vahşi davranışın bir örneğine, kısa süre önce Filistin Devletinin tanınması üzerine yapılan bir konferansta tanık olduk. Filistinli muhalif milletvekili Aida Touma-Sliman’a karşı, hükümet partisinden iki milletvekili, güvenlik güçlerinin müdahale etmediği ortamda, toplantı salonunu basarak şunları söylediler: “Siz düşmansınız. Siz terör destekçisisiniz ve sizi buradan kovacağız. Filistin devleti asla olmayacak…” Filistinli vatandaşlara ve savaş karşıtı aktivistlere yönelik baskı artıyor. Entelektüeller ve akademisyenlere karşı yürütülen karalama kampanyaları ve itibarsızlaştırma teşvik ediliyor… Bu da iç politikada bölünmelere, dış politikada ise İsrail halkını izolasyona sürükleyen tehlikeli gelişmelere hizmet ediyor. Bu arada savaşın İsrail’in çıkarına olmadığını anlama eğilimleri de artıyor. Bu farkındalık henüz geniş bir savaş karşıtı harekete dönüşmese de solcu Yahudi-Filistinli kesim, savaşı sona erdirme kampanyaları etrafında birleşebiliyorlar. Siyasi analist Dahlia Scheindlin işgal karşıtı kampanyanın öncülüğünü üstlenmiş durumda. Son olarak: Şu anda İsrail’de organize olan “Barış Kampı” kendi tabanını ve ülke içindeki etkisini genişletmek için daha fazla çaba göstermek zorundadır. Çok şey hareket halinde ve siyaset ve sivil toplumdan katılımcılar, ideolojik farklılıklarını bir tarafa bırakarak çaba göstermeliler. Kan dökülmesi kalıcı olarak sona erdirilmeli, rehineler serbest bırakılmalı, İsrailliler ve Filistinliler arasında eşitlik, adalet ve onur içinde ortak bir yaşam için çalışılmalı… Uluslararası sol, daha fazla insiyatif alıp gücünü göstermelidir. Rosa Lüksemburg vakfının siyasi analistleri, Gil SHOHAT’ın yukarıdaki makalesinin bazı eksiklikler ve önyargılar içerdiğini belirtiyorlar. Tek taraflı bakış açısı: Makale İsrail ordusunun ve hükümetinin eylemlerine yönelik eleştirilerde bulunurken, Filistin tarafının eylemlerine ve etkilerine yeterince yer vermiyor. Bu tek taraflı ve eksik bir perspektiftir. Alternatif görüşlerin eksikliği: İsrail toplumundaki farklı görüşleri yansıtan daha fazla ses dahil edilmeliydi… Özellikle hükümetin politikalarını ve askeri eylemleri destekleyenlerin görüşleri eksik kalmış. Uluslar arası bağlam yetersiz incelenmemiştir: Makale, uluslararası toplumun İsrail’in eylemlerine yönelik tepkilerini eleştirirken, bu tepkilerin nedenlerini ve arka planlarını derinlemesine inceleyebilirdi. Çözüm önerilerinin belirsizliği: Makale, mevcut durumun karmaşıklığını ve çözüm yollarının zorluklarını kabul etse de, somut çözüm önerilerini sunmaktan kaçınıyor. Bu da okuyucuların makaleyi okuduktan sonra ne yapılması gerektiği konusunda net bir fikir edinmelerini zorlaştırıyor. Sonuç olarak makale, önemli bir konuyu ele alıyor, ancak daha dengeli ve kapsamlı bir analizle desteklenmesi gerektiği kanaatindeyiz. (Almancadan çeviren: Haydar Uzunyayla) Gil Shohat (Tel Aviv-İsrail’deki Rosa Lüksemburg Vakfı yöneticisi)(https://www.rosalux.de/news/id/52227/israel-militarisierung-nach-innen) Gercekedebiyat.com İSRAİL TOPLUMUNUN ORDULAŞTIRILMASI
ELEŞTİRİ
YORUMLAR