Son Dakika



 MARMARA KIRAATHANESİ

Beyazıt’ta yer alan bu kahve 1950’lerin sonlarına doğru açılmış, 80’lerde kapanmıştır. Bu kahve hakkında Cem Sökmen’in İBB Kültür A.Ş. katkılarıyla 2017’de çıkardığı “Marmara Kıraathanesi: Beyazıt'ta Bir Hayat Sahnesi” kitabı, Turgay Anar’ın “Mekândan Taşan Edebiyat, Yeni Türk Edebiyatında Edebiyat Mahfilleri kitabı, Mehmet Niyazi’nin “Dahiler ve Deliler” ve Ahmet Güner Elgi’nin “Marmara Kitabeleri” adlı anı kitapları yazılmıştır. Bu kitaplar kıraathane hakkında geniş bilgiler vermektedir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi Küllük yıkılınca müdavimleri bu kahveye devam etmişler. TRT televizyonunda bu kıraathanenin “Marmara Kıraathanesi: Bir Devrin Hikayesi” adıyla bir belgeseli de yayınlanmıştır. İstanbul Üniversitesi’ne çok yakın olduğu için fakülte hocalarının uğrak yeri olmuştur. Çoğunlukla milliyetçi ve muhafazakâr akademisyen, yazar ve şairin uğrak yeriydi burası. “Nuh’un gemisi ve kültür arastası” olarak adlandırılan bu kıraathanenin müdavimlerine “Marmaratör” ismini takmışlar.  Bunlar arasında şu isimleri sayabiliriz: Nihal Atsız, Nurettin Topçu, Tarık Buğra, İsmet Zeki Eyüboğlu, Muzaffer Özak, Arif Nihat Asya, Erol Güngör, Dündar Taşer, Ziya Nur Aksun, Necip Fazıl Kısakürek, Osman Yüksel Serdengeçti, Fethi Gemuhluoğlu, Sezai Karakoç, İsmet Zeki Eyüboğlu, Reşat Beyatlı, Ali İhsan Yurt, Hilmi Oflaz, Mehmet Genç, İzzettin Şadan, Mehmet Niyazi, Cahit Zarifoğlu, Mahir İz, Nevzat Köseoğlu, Orhan Şaik Gökyay, Hasan Basri Çantay, Ali Fuat Başgil, Erdem Bayazıt.  

HACI REŞİT EFENDİ’NİN ÇAYHANESİ VE DİĞER ÖNEMLİ ÇAYHANELER

II. Abdülhamid dönemi çayhanelerinden biri olan bu çayhane İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un sohbet ortamlarından biridir. 1870 ile 1910 yılları arasında Şehzadebaşı'nda hizmet verdiği, gazete ve kitap satıldığı belirtiliyor. Ahmet Rasim’in dediğine göre buraya uğramayan hiçbir şair yokmuş eskilerden. Ahmet Rasim, Hacı Reşit Ağa’ya dekadan diyerek takılmış. O da bir daha onu bu kahveye almamış. Muallim Naci de Ramazan gecelerinde buraya şiir okumaya gelirmiş. Kahvenin sahibi Hacı Reşit Ağa da şiir yazarak onlara katılırmış. Bu çayhanenin müdavimleri arasında Şinasi, Mithat Cemal, Neyzen Tevfik, Ahmed Mithat Efendi, Ahmed Hamdi Tanpınar ve Cenap Şehabettin de bulunuyordu.  

Şehzadebaşı'nda daha birçok çayhane vardır edebiyat muhiti olan. Buradaki çayhanelere takılan meşkur bir ikili var: Neyzen Tevfik ve Mehmet Akif. Hacı Mustafa’nın Çayhanesi bunlardan biri. Hacı Mustafa’da Neyzen Tevfik ile Mehmet Akif’in takıldığı biliniyor. Neyzen Tevfik, Meşrutiyet’ten sonra Mısır’dan İstanbul’a döndüğünde Mehmet Akif’le bu çayhanede buluşmuş. Midhat Cemal Kuntay, Akif’i görmeye gelirmiş buraya. Akif, Fatih Kürsüsü şiirini ona ithaf etmiş. İyi dostlarından Babanzade Ahmet Naim ile yine burada buluşurmuş Akif. Ayrıca Arif Hikmet, Halil Edib ve İbnülemin Mahmud Kemal de buraya takılırmış. Yine Yakup’un Çayhanesi Şehzadebaşı'nda geçen çayhanelerden. Neyzen Tevfik’in takıldığı yerlerden biri de burasıdır. Karesi Oteli’nin Çayhanesi’nde Mehmed Âkif, Neyzen Tevfik ile sohbet için buluşurlarmış. Neyzen, burada Akif’e bestelerini dinletip beraber nargile içerlermiş. Şehzadebaşı’nda yer alan çayhanelerden biri de Yavru Mehmet’in Çayhanesi idi. Çayhanenin müdavimleri arasında Sadettin Kaynak, Münir Nurettin Selçuk, Abdülbaki Gölpınarlı, Fuat Köprülü, Ali Nihat Tarlan, Reşat Ekrem Koçu, Neyzen Tevfik, Mükremin Halil ve Celâleddin Ökten gibi isimler yer alıyordu. Buraya Neyzen Tevfik ney üflemeye gelirmiş. Şehzadebaşı’nda bu çayhaneler gibi anılması gereken duraklarından biri de Kâzım Efendi’nin Kıraathanesi. 1882 yıllarında ayakta olan bu kıraathanede tiyatro sahnelenirmiş. Kâzım’ın Kıraathanesi’nin müdavimleri arasında Muallim Naci, Ahmet Rasim, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Ahmet Mithat, Rıza Tevfik gibi isimler yer almaktadır. 

FLAMME KAFE

Beyoğlu’nda bulunan bu kafe çok yönlü bir mekandı. Henüz kıraathane tabiri bilinmediği için “cafe” olarak adlandırılıyordu. İsteyen kıraathane isteyen tiyatrohane isteyen de meyhane olarak kullanıyordu. Burada kadınlar şarkı söyleyebiliyordu. Edebiyatçılar için de sohbet meclisiydi. 1870’lerde ününden söz ettirmişti. Buranın en önemli yönü Jön Türklerin buluşma ve planlarını yaptığı karargâh olmasıydı. Çünkü azınlık işletmesi olduğu için gözden uzak kalabiliyorlardı. Hatta bunlar burada Türkçe değil Fransızca konuşurlarmış. Erzurumlu Âşık Emrah bir şiirinde bu duruma değinmiş. Erzurumlu Emrah, 1860’larda öldüğüne göre kafe demek ki 1850’lerden beri Beyoğlu’ndaydı. Anadolu’dan gelip bu kafeye uğraması da ayrıca incelenmesi gereken bir durumdur. Ahmet Midhat Efendi de buraya uğrayanlar arasında. Bahtiyarlık adlı romanında bu kafeden bahsetmiş. Flâmme’nin yanarak yıkıldığı belirtiliyor. 

FEVZİYE KIRAATHANESİ

1880’lerde açılıp Birinci Dünya Savaşı sırasında kapanan Fevziye Kıraathanesi, Şehzadebaşı’ndaydı. Burası sazende ve hanendelerin uğrak mekanıymış. Hacı Arif Bey, Tamburi Cemil Bey, Tatyos Efendi ve Zekâî Dede gibi dönemin ünlü sanatkârları burada musiki fasılları verirlermiş. Buranın en önemli özelliği siyasi toplantılara ev sahipliği yapmasıymış. İkinci Meşrutiyet döneminde Türklük üzerine önemli konferanslar verilmiş. Prens Sebahattin, Yusuf Akçura ve Ahmet Mithat Efendi’nin demeçleri en bilinen konferanslar. Ziya Gökalp, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ahmed Rasim gibi isimlerde bu konferanslarda hazır bulunurlarmış. 1880’lerin sonlarına doğru burada film gösterileri de yapılmaya başlanmış. Müslüman halk, karagöz, orta oyunu gibi geleneksel oyunların yanında burada canlı görüntü dedikleri sinemayla tanışmış. İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte daha da yayılan sinema gösterileri artık Türkçe olarak yapılmaya başlanmış. Yurt dışından yeni sinematograf makinaları getirilmiş. Öyle ki filmler Paris’te ilk gösterimi yapıldıktan hemen sonra İstanbul’da gösterime girmeye ve beklenmeye başlanmış, gazetelere ilanlar verilmiş. 

AKADEMİ KAHVEHANESİ

Sultanahmet’te yer alan bu kahve “Köşe Kahvesi” adıyla biliniyordu. Buraya “Akademi” adını veren Hasan Ali Yücel olmuş. Burayı ilk olarak felsefe öğrencileri keşfetmiş, ondan sonra hocaları buranın müdavimi olmuş. Millî Mücadele döneminin önemli buluşma noktalarından biri olan bu kahveye Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Fuad Köprülü, Ahmet Kutsi Tecer, Nurullah Ataç, Hilmi Ziya Ülken, Rıza Tevfik, Faruk Nafiz Çamlıbel, Enis Behiç Koryürek, Yusuf Ziya Ortaç, İbnülemin Mahmut Kemal, Orhan Seyfi Orhon, Salâh Birsel gibi isimler sık sık gelirlermiş. Açtıkları ilk kişisel resim sergilerinin davetiye metnini Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yazdığı Ressam Zeki Faik İzer ve Ressam Elif Naci, Tanpınar’la bu kahvede tanışmışlar. Tanpınar bu durumu 40’lı yıllarda yazdığı Beş Şehir isimli eserinde belirtmiş. Rıza Tevfik de bu kahvede zeybek oynar, taklitler yaparmış. Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir” isimli eserinde Akademi Kahvesi’nin yanında bir kahveden daha bahseder. O kahvenin ismi Yeni Şark Kahvesi’dir. Sultanahmet’te yer alan bu kahve Ahmet Hamdi Tanpınar, Hilmi Ziya Ülken, Yahya Kemal, Süleyman Nazif, Mükrimin Halil Yinanç gibi isimlerin uğrak noktasıymış. Şair ve yazarlar Mütareke zamanlarında burada toplanırlarmış. Sultanahmet’teki önemli kahvelerden bir diğeri de Diyarbekir Kıraathanesi’dir. Bu kıraathanenin özelliği, Ali Emirî Efendi’nin dost meclisi olması. Mübarek, Divanü Lügati’t-Türk kitabını bulup satın aldığında burada sevincini arkadaşlarıyla paylaşmış. Sultanahmet’te diğer kıraathanelerden farkı olan Arif’in Kıraathanesi adında bir kıraathane daha vardı. Çok ilginçtir, satranç oynanırmış burada. Ramazan gecelerinde eğlenceler yapılır ve diğerlerinden farklı olarak çocuklar da alınırmış. Bundan dolayı Ahmet Rasim, bu kıraathaneye “Sıbyan Mektebi” dermiş. En ünlü müdavimi Namık Kemal. Ebuzziya Tevfik, Celal Sâhir ve Agâh Sırrı Levend de buraya devam edenlerden. 

HALK KIRAATHANESİ

Şehzadebaşı’nda üniversite hocalarının, yazar ve şairlerin uğradığı Halk Kıraathanesi de bir döneme damgasını vurmuş. En önemli özelliği Nazım Hikmet’in buraya uğraması ve Sabahattin Ali’nin bir dönem burada gecelemesi. Henüz öğrenci olan Sait Faik Abasıyanık, Hilmi Ziya Ülken, Mustafa Şekip Tunç, Hasan Ali Yücel, Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmet Kutsi Tecer, Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon, Vâlâ Nurettin gibi isimler buranın müdavimiymiş. Mükremin Halil Yinanç hocanın sohbetlerine öğrencileri katılırmış. Burada briç ve poker de oynanıyormuş  

ÇINARALTI KAHVESİ

Beyazıt Meydanı’nda milliyetçi kesimin toplandığı at kestanesi ve çınar ağaçlarının altındaki Çınaraltı Kahvesi, Küllük’ten sonra boşluğu dolduran bir mekân olmuş. 1920’lerden beri arşivlerde gözüken bu kahve Mahir İz’in sohbetlerine ev sahipliği yapmış ve 90’lı yıllara kadar ayakta kalabilmiş. 50 Kuşağı şairlerinin uğrak mekânı olan bu kahveye Ahmet Hamdi Tanpınar, Abdülbaki Gölpınarlı, Yahya Kemal, Ali Nihad Tarlan, Sabri Esad Siyavuşgil, Ülkü Tamer, Ece Ayhan, İsmet Özel gibi isimler edebiyat sohbetlerine gelirlermiş. 

                          
Kaynak: https://x.com/firatfstk/status/1186387858082484224/photo/1                                                                                 Kaynak: https://x.com/alisukrucoruk/status/1325126063220006915/photo/1  

İKBAL KAHVESİ

Babıali’de Kapalı Çarşı tarafında Nuruosmaniye Caddesi’nde yer alan bu mekân birkaç nesilde edebiyatçıların uğrak yeri olmuştur. Ömer Seyfettin’in nadiren takıldığı kahvelerden biri olan İkbal’i Hasan Ali Yücel’in keşfetmiş. Birinci Dünya Savaşı yıllarında henüz genç olan Nazım Hikmet de buraya uğrayanlardan. Yine buraya Yahya Kemal, Fuat Köprülü, Ahmet Hamdi Tanpınar, Abdülhak Şinasi Hisar, Falih Rıfkı Atay, Yusuf Ziya Ortaç, Enis Behiç Koryürek, Nurullah Ataç, Ahmet Kutsi Tecer, Hilmi Ziya Ülken, Orhan Seyfi Orhon, Necip Fazıl Kısakürek, Agâh Sırrı Levend isimler gelirlermiş. Burası Dergâhçıların ünlü mekânı. Yahya Kemal ve Ahmet Hâşim Dergâh Dergisi’ni burada hazırladılar. 40’lı yıllarda bu süreç sonlanınca 50’li yıllarda Orhan Kemal burayı son derece aktif bir şekilde hareketlendirmiş. Masası bile belliymiş Orhan Kemal’in. Ona ulaşmak isteyenler buraya uğrar veya haber bırakırlarmış. Burada buluştuğu arkadaşları arasında Behçet Necatigil, Ece Ayhan, Yaşar Kemal, Edip Cansever, Rıfat Ilgaz, Haldun Taner, Ara Güler, Ümit Yaşar Oğuzcan, Oktay Akbal gibi önemli simalar vardır. Tanpınar, Beş Şehir adlı kitabında diğer kahvelerden bahsettiği gibi İkbal’den de bahseder. 60’lı yıllarda kapanan bu kahve edebiyatçıların en çok hatıralarında yer verdiği kahvelerden biri olmuştur. 

İkbal kahvehanesi ve Yahya Kemal Beyatlı'nın sürekli oturduğu masa.görülüyor

Resim 

MESERRET KIRAATHANESİ

Babıâli’deki en önemli kahvelerden biri Meserret Kıraathanesi’dir. 1900’lü yıllarda açılıp 1960’larda kapanan bu kahveye Halit Ziya Uşaklıgil, Kırk Yıl; Necip Fazıl Babıâli, Salah Birsel de Kahveler kitaplarında yer vermişler. Halit Ziya’nın arkadaşları diğer Servet-i Fünûncular Hüseyin Cahit Yalçın ve Mehmet Rauf da buranın müdavimlerinden. Ahmet Hamdi Tanpınar, Orhan Kemal, Rıfat Ilgaz, Reşat Nuri Güntekin, Sait Faik Abasıyanık, Sabahattin Kudret Aksal, Peyami Safa, Ahmet Kutsi Tecer, Oktay Akbal, Salâh Birsel, Yaşar Kemal, Vâlâ Nurettin, Edip Cansever ve Haldun Taner buranın diğer değerli edebiyatçıları. Sezai Karakoç da Necip Fazıl’la burada buluşmuş.  

DARÜTTALİM KIRAATHANESİ

Şehzadebaşı’nda, Letafet Apartmanı’nın girişinde yer alan Darüttalim Kıraathanesi hocaların, edebiyatçıların ve müzisyenlerin sohbet mekanıdır. Edebiyat mahfili denilince mutat olduğu üzere Mükrimin Halil Yinanç, Ahmet Hamdi Tanpınar, Hilmi Ziya Ülken, Ali Nihat Tarlan, Yahya Kemal Beyatlı gibi Darülfünun hocaları burada. Arif Dino, Tarık Buğra, Salah Birsel buraya sıkça gelenlerden. Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanında kahramanını bu kahvenin müdavimi yapmıştır.

Letafet Apartmanı oldukça ünlü bir yer. Vezneciler’de yer alan bu apartman İstanbul’un ilk apartmanı olarak biliniyor. İlk tiyatro Darülbedayi de 1914’te burada açılmış. Burada musiki dersleri de veriliyor. Musiki Cemiyeti de burada meşk yapmaktadır. 40’lı yıllarda kahve kapanmış, apartman da 60’larda yıkılmış. 

ACEM’İN KAHVESİ

Kayıtlarda, İstanbul’un üç yerinde Acem’in Kahvesi olduğu görülüyor. Bunlardan biri Ali Nihat Tarlan, Mükremin Halil Yinanç, Mehmet Çavuşoğlu, Münir Nurettin, Muzaffer Özak ve Sezai Karakoç’un müdavi olduğu Laleli’deki kahvedir. Diğeri Vezneciler’de yer alan İranlı bir kişinin işlettiği kahve. Hilmi Yavuz, İkinci Yeniciler’le burada buluşurmuş. Diğer kahveyse Kadıköy’de. Ahmet Haşim buraya takıldığı için Kadıköy Acem Kahvesi edebiyatçılar açısından meşhur bir yer. Zaten onun ölümüyle hemen unutulmuş. Burada sadece yakın dostlarıyla buluşurmuş Haşim. Yakup Kadri bunların başında. Reşat Nuri ve Halit Fahri de bu kahveye uğrayanlardan. 

LEBON PASTANESİ

1800’lü yıllarda Beyoğlu’nda bir Fransız tarafından işletilmeye başlanan Lebon, pastane kültürünün ilk örneğidir. Balo ve davetlerin düzenlendiği bu ünlü pastane Şinasi, Ziya Paşa, Pier Loti, osman Hamdi Bey, Namık Kemal, Abdülhak Hamit, Tevfik Fikret, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Yakup Kadri, Hamdullah Suphi, Abdülhak Şinasi, Süleyman Nazif, Halid Ziya, Hüseyin Cahit, Cenap Şahabettin, Yusuf Ziya, Orhan Seyfi, Faruk Nafiz, Haldun Taner, Peyami Safa, Sait Faik, Salah Birsel, Oktay Akbal, Sabahattin Kudret, Refik Halid, Taha Toros, Ruşen Eşref ve Yunus Nadi gibi büyük ustaları devamlı müşterisi olarak ağırlamış (Turgay ANAR, Yeni Türk Edebiyatında Edebiyat Mahfilleri). 1940’larda İstiklal’e taşınarak Markiz adıyla devam etmiş. 2020’lere kadar ayakta kalan bu pastane 1927 yılında Atatürk gibi bir lideri ağırlamıştır.

(Sürecek)

 Edebiyat kıraathanelerinin kısa tarihi- 1'i okumak için...

Aydın Akyüz
Gercekedebiyat.com
 
 

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)