Zenginlik Devrimikitabının iki yazarından biri olan Alvin Toffler, “21. yüzyılın cahilleri, okuma yazma bilmeyenler değil; yanlış öğrendiklerini unutamayan, yeniden öğrenmeye, değişime ve dönüşüme açık olmayanlar olacaktır.” demiş. Bu kişinin Türkiye’de bir zaman yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum, ama o ki Türkiye’yi yönetenleri çok iyi tınıyor anlaşılan!..

 

* * *

 

Şair arkadaşımız Yılmaz Arslan, “Gezi Şiirleri Yarışması” duyurusuna başlarken diyor ki; “Özün dışlandığı, kitle kültürünün sığlaştırıldığı bir zamanı yaşıyoruz. Doğadan, nesnel gerçeklikten kopartılan insan, ipleri egemenlerin elinde olan kuklalara dönmüş, düşünme edimini kaybederek insanlaşma sürecinde teklemeye başlamıştır. İnsan, güzele ve güzelden yana olan birikimine yabancılaştırılmış, belleksizleşmeye başlamıştır. İşte bu noktada da toplumsal bellek niteliği de taşıyan şiirin tanıklığına şiddetle gereksinim vardır. Çünkü şiir masumiyettir. Masumiyet öldürüldükçe de cellâtlar iktidar olmaktadır. Okumayan insan tipleri, cellâtların birer silahı haline dönüşmekte ve kendi türünü de acımasızca katledebilmektedir. (…) Şiir, insanları ortak bir duygu evreninde birleştirerek yücelmesine, enginleşmesine yarar. Onlara güzellik, duyarlılık, sevgi aşılar. İnsanın şiddetten uzaklaşması, kötücül duygulardan sıyrılması, şiirsel belleğin güzelliği ve inceliği sayesinde olur. Çünkü şiir, Gezi’nin ruhudur; muktedire boyun eğdirendir ve yaşamı ağaçlandırmanın ta kendisidir.

 

Evet, şiir insanları ortak bir duygu evreninde birleştirebilir, “onlara güzellik, duyarlılık, sevgi aşılar. Ama bundan fazlasını yapabilir mi, bilmiyorum. Neyse, o bir yana; yukarıda yazılanları okuyunca, ‘desene popüler kültür almış başını gidiyor, ama ‘halk’ dediğin bundan habersiz’ demek geçti içimden, ne var ki çelişkiye düşerim diye söyleyemedim!..

 

* * *

 

Cahil işi” olan şiir (ki, Kuran’da da böyle diyor) yakın ve biraz daha uzak tarihte kimlerin başını derde sokmadı ki, ama herkes kendi başının derde girmiş olduğunu anımsıyor. Nâzım Hikmetlere kan kusturan, insanın en doğal hakkı olan yaşamayı haram eden bu sistemi kimse anımsamıyor, eleştirmiyor, yargılamıyor… Bir anımsayın lütfen; adamın biri bu ülkede şiir okuduğu için hapse girmemiş miydi? Ama yine o adam biliyordu ki; ne kadar pisliğe bulaşırsan o kadar mevki sahibi olunan bir ülkede bu durum şaşırtıcı değildir… Anımsayın, Ziya Gökalp’in 1912’de yazdığı o şiiri, hani son dörtlüğü şöyleydi: “Minareler süngü, kubbeler miğfer / Camiler kışlamız, müminler asker / Bu ilahi ordu dinimi bekler / Allahu Ekber, Allahu Ekber.” O, “Allahu Ekber, Allahu Ekber” naraları şimdi Suriye’den geliyor. “Allahu Ekber” diye çığlık atıyor, sonra da gözlerini kırpmadan birbirlerini öldürüyorlar. O büyük Allah bunları duymuyor mu dersiniz? Duyuyordur, duyuyordur da duymazlıktan geliyordur nedense. Onun da bir bildiği vardır herhalde!..

 

* * *

 

Evet, “21. yüzyılın cahilleri, okuma yazma bilmeyenler değil; yanlış öğrendiklerini unutamayan, yeniden öğrenmeye, değişime ve dönüşüme açık olmayanlar olacaktır.” Geçenlerde Cumhuriyet Teknoloji’de Doğan Kuban Hocanın hoş bir yazısı vardı, saklamadığıma pişman oldum. Mealen diyordu ki, ‘İmam Hatip okullarında okuyanlar öğrendiklerini yorum yapmadan olduğu gibi kabul ederler.’ Aman insaf Hocam; işlerine geleni istedikleri gibi eğip bükmesini çok iyi biliyor onlar!.. Ama çok şükür ki, artık bu ülkede; “halkı sınıf, ırk, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa” sevk edenler cezalandırılmıyor. Hey gözünü sevdiğim demokrasi, sen nelere kadirmişsin de bizim haberimiz yokmuş. Cahil bizmişiz meğer!.. Bizim gibi İslam ülkesi olmayan, yani devlet başkanı imam olmayan bir ülkede yalan, dalan, vurgun mubahmış. Neden mi? İslam devleti olma yolunda cihatta sayılırız da ondan. Siz bilmiyor muydunuz yoksa? Amma da cahilmişsiniz!..

 

Hüseyin Atabaş

Gerçekedebiyat.com

 

 

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)