Aslında Gezegen kendince yasaları ile var olmaya devam ediyordu. Fizik ve kimyanın yasaları çerçevesinde gezegende her şey olageliyordu. 

Fiziğin ve kimyanın yasaları döngüsünde canlı organizmalar oluştu. Bu organizmalar evrimleşerek zaman içinde çoğaldılar, çeşitlenip yüzbinlerce türe dönüştüler. 

Buraya kadar sorun yok.  

Ormanlar oluşup gezegeni yeşile keserken, nehirler dereler coşkuyla fizik kanunlarına tabi olarak yükseklerden enginlere, göllere ve denizlere akıyordu. 

Kimi yanardağlar arada bir lavlar püskürtüyor, gezegen kendi etrafında dönerken gece ve gündüze yol veriyor, Güneşin etrafında dönerek de mevsimler yaratıyordu. 

Bu yüzden gezegenin kimi yerleri sıcaktan kavrulurken kimi yerleri soğuktan katman katman buza ve soğuğa kesiyordu. 

Kimya ve fiziğin hükümleri üzerinde var olan yüzbinlerce biyoçeşitlilikten biri olan türümüz (insan / sapiens) gezegende oluşan canlı türlerin içinde rutini bozan bir tür olarak evrimleşti. 

Uzun yüz binyıllar boyunca diğer türler gibi sıradan ve tabiatın yasalarına tabii olan ve biat eden bir tür olan insan soyu, yetmiş bin yıl önce rutinin dışına çıkarak farklı bir döneme girdi ve kendisiyle beraber gezegenin de gezegende yaşamakta olan diğer yüzbinlerce canlının da düzenine ve yaşamına bir hançer gibi saplandı. 

Türümüz bilişsel beceriyi edindiği günden buyana (yetmiş bin yıldan buyana) sadece kendisini değil gezegeni ve gezegende yaşamakta olan her bir canlı türünü rahatsız etmeye devam ediyor. 

Denilebilir ki insanlaşma iddiasıyla ortaya çıktığı günden bu yana ne kendisi ne de gezegendeki canlı yaşam rahat yüzü görmedi. 

Mesela:  

İnsan türü insanlaşmaya başladıktan sonra hayvanların başına örmediği çorap bırakmadı. 

Bitkiler aleminin başına getirdiklerimiz yazmakla bitmez. 

Peki hayvanların ve bitkilerin başına bin bela olan insan türü kendi türüne karşı nasıl durmakta? 

Kendi içinde barışık mıdır? Kendi kendisine yani kendi türüne karşı iyi davranıyor mu? 

Kendi türü ile barışık mıdır? 

Maalesef bu sorunun cevabı olumlu olarak verilemez. 

Aksine şunu söylemek isabetli olur: İnsan türünün kendi türüne yaptığı vahşeti başka hiçbir canlı türü kendi türüne yapmaz ve yapmamıştır. 

İnsanın insana yaptığını hangi canlı kendi türüne yapmıştır? 

İşte bütün sorun da burada. 

İnsan neden bu kadar yıkıcıdır? Hem başka türlere karşı bu kadar yıkıcı ve hem de kendi türüne karşı neden bu kadar yıkıcı olmaktadır? 

Bu sorunun cevabını irdelemeye çalışalım. 
 
Doğan Karaağaç 

Gercekedebiyat.com 

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)