Azerbaycanlı yayıncıya Fransa'dan büyük ödül
Azerbaycan'ın en önemli yayınevlerinden Kanun Neşriyat'ın (Qanun Neşriyyat) kurucusu ve sahibi Şahbaz Kuduoğlu'na (Shahbaz Xuduoglu) Fransa devletinin Napolyon Bonapart döneminden bu yana verdiği Légion d'honneur (Türkçe: Şeref Nişanı) verildi.
Ödül haberini Azerbaycan'ın önemli çevirmen, akademisyen ve eleştirmenlerinden Kısmet Rüstemov (Qism?t Rüst?mov) sosyal medya hesabından duyurdu. Duyuruya göre Kuduoğlu'nun 'Şövalye' derecesinde (Cengaver) ödül aldığı anlaşılıyor. Yayın yönetmenimiz yazar Ahmet Yıldız'ın öykü kitabı, Ay Işığı Qarğıdalı Tarlası adıyla Qanun Neşriyat'tan yayınlanmıştı. Légion d'honneur (Türkçe: Şeref Nişanı), ya da tam adı ile Fransızca: Ordre national de la Légion d'honneur, Napolyon Bonapart'ın 19 Mayıs 1802 tarihinde imzaladığı bir kanun ile oluşturulmuş Fransız nişanı. Légion d'honneur Fransa'nın en yüksek dereceli sivil nişanıdır. 1804 yılınin mayısında Fransa İmparatoru olan Napoléon Bonaparte, Haziran ayından itibaren kişileri bu nişanla ödüllendirmeye başlamıştır. Bu nişan bugüne dek Fransa’daki tüm yönetim rejimlerinde takılmaya devam edilmiştir. Légion d’Honneur, Fransız madalyaları arasında en tanınmış olanıdır. Grand-Croix ("Büyük Haç") Grand-Officier ("Büyük-Subay") Commandeur ("Kumandan") Officier ("Subay") Chevalier ("Şövalye") olmak üzere beş sınıfa ayrılmaktadır. Türkiye'den en son Elif Şafak bu ödülü almıştı. Fransız Edebiyat Ödülü'nün Chevalle sıralaması sunumunda yaptığım konuşmanın tam metnini paylaşıyorum. Sayın Büyükelçi, sevgili arkadaşlar! Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Fransa Yüksek Nişanı'na layık görülmem beklenmedik bir şeydi. Uzak bir dağ köyünde doğdum Hamarkand köyünde. Ailemiz büyük evimiz küçüktü. Evin bir köşesinde el oyması ahşaptan yapılmış bir kitaplık vardı. Üstüne çiçekli bir çit asıldı. Annem oranı korurdu, kitap okumam gerektiğinde keşfe yaklaşmama izin verirdi. Uzun kış gecelerinde birimiz o perdenin altından kitap alır yüksek sesle okur, diğerleri dinler, pamuk, yün, halı örerdi. Yaptığımız işte ve hayalimiz okuduğumuz kitaplarla gezerdi. Dünyaya dair hayallerim, o küçük kütüphaneden başladı. Bugün evimizde o küçük kütüphaneyi yetiştirmekle meşgulüm. O kütüphanede Fransız edebiyatının tek bir örneği vardı - Victor Hugo'nun "Elçiler" romanı. Romanya'da anlatılan sokaklardan geçer, etkinliklere katılır, hayal gücümüzle Parisli olurduk... Bu ödülü hakettiğim bir mektup aldıktan sonra iki şey yaptım: Öncelikle Fransızca çevirip yayınladığımız kitapları saydım. Sayı 100'ün üzerinde. Yani Fransa zaten binlerce Azerbaycanlının hayal dünyasında yaşıyor. İkincisi, Fransız-Azerbaycan edebi ilişkilerini keşfederek kendim için de çok ilginç noktalar keşfettim. İsmayıl b?y Qutqaşenli, Azerbaycan edebiyatında ilk sayılan "R?şid b?y v? S?ad?t xanım" romanını yazmış ve 1835 yılında Varşova'da yayımlamış. Daha bir ilginç gerçek: Fransa'dan Azerbaycan'a ilk tercüman Mirza F?t?li Axundov'un oğlu Raşid bey oldu - BALACA PARİSLİNİN HAYATI. Bu kitap 1930'larda Bakü'de yayınlandı. Aslında Azerbaycan yayıncılığının tarihi de Fransa ile ilgilidir. Mirza Fatali Axundov'un yaradıcılığı bunun bariz nümun?sidir. Molyer'in komedilerindeki etkisi inkar edilemez. Dergi ve gazete yayınlanması da Avrupa’nın etkisi sayesinde mümkün oldu. Alfabeyi değiştirme fikri de oradan geliyor. O zamanlar Avrupa, özellikle Fransız entelektüelleri Osmanlı'ya Arap alfabesinden vazgeçilmesini önermişti, yoksa imparatorluk tamamen çökerdi. Osmanlı liderlerinin cevabı 600 yıl yıkılmadık Arap alfabesi ile yönettik ondan sonra da yıkılmayacağız oldu. Mirza Fatali, İran ve Osmanlı'daki hükümetleri Latin grafiklerine geçmenin gerektiğine ikna etmeye çalışıyordu. Ama maalesef o zamanlar mümkün değildi. Büyük demokratın Arap alfabesini latinceye değiştirme girişiminin bir kaynağı da Fransız düşünür Charles Mismerin, Osmanlı Devleti'nin büyük bakanı Ali Paşa'nın 2 Mart 1869 tarihinde yazdığı açık mektuptu. "Arap atı iyi koşabilir ama buharlı treni geçemez." - Charles Mismern yazdı. Charles Mismer'in düşüncesine göre alfabe ne kadar basit olursa okuma ve bilim o kadar çok gelişir. O zamanlar Rashid bey Akhundov Brüksel'de okurken, bu mektubu Fransızcadan tercüme ederek babasına gönderir. Mirza Fatali mektuba ekleyerek fikirlerini İran, Osmanlı ve Rus Müslümanları arasında yaymayı başarıyor. Fransız Azerbaycan edebi ve kültürel ilişkilerinin sadece bir örneği. Her gün yeni bir kitap yayınlıyoruz. Ama bu yeterli değil. Tüm yayınlarda bir kitap çıksa inanın az kalır. Toplumu daha iyiye değiştirmek için, bulunduğumuz yerde, her birimiz yorulmadan çalışmalıyız. Bence her evde küçük büyük farketmez şehirlerde köylerde kütüphane olmalı. Topraklar özgür, devletimiz bağımsız, düşüncemiz özgür olmalıdır. Köle bir toplum kötülükten, yıkımdan, mükemmel bir toplum iyilikten, yaratılıştan, yaratılıştan güç alır. Sevgili arkadaşlar, Bu ödül hayatımda aldığım en muhteşem ödül. Bu şimdiye kadar aldığım ilk ödül İki ülke arasındaki edebi ilişkiler hakkındaki fikrimi de başka bir örnekle tamamlıyorum. Akhundov'un "Müsyö Ürdün ve D?rviş M?st?li Şah" şarkısında Şahbaz bey Paris'e gitmek Paris'i gezmek istedi. Derviş Bey engelledi. Şahbaz bey Paris'e gidemedi ama 170 yıl sonra Paris Şahbaz'a kendi geldi. Teşekkür ederim. Gerçekedebiyat.comLÉGİON D'HONNEUR ÖDÜLÜ NEDİR?
ŞAHBAZ KUDUOĞLU'NUN TÖREN KONUŞMASI
YORUMLAR