Anadolu türküsü / Mehmet Kıyat
Türkiye'de 70'li yıllarda yayınlanmış Türkiye Yazıları dergisindeki şairlerin şiirlerini kronolojik sırayla yayınlamaya devam ediyoruz.
1.Patlayan bir sestir ışık Tohumun gizli soluğuna Bir görücüdür Utanır gibi başını kaldıran Ayıran martla mayısı Bir çocuktur o Tam öperken yüzünü kaçıran Şiir gibi gelen ikindi sularında Güneşle gündüzle kolkola Bir güldür o Açılan sabahın kollarında 2.Çoğalan bir sestir ışık Bolluklarda kanatlanır kuşu Binlerce ağaçta özümlenir İşler toprağın yüreğine Bereketli bir güzellik olur tarlalarda Gelecek günlerin Barışı güvercini olur Baştanbaşa Umudu olur çocukların Vurulur karanlığın kör kurşunu Mermiler işlemez aydınlığa (Sayı: 7, Ekim 1977, s.7) Kirpiyi dikenine Kaplumbağayı kabuğuna saran doğa Kuğuların onurlu duruşunda Sular gibi döküldük ayrılığa Uzayıp giden yollara bakarak Karamsarlığa düşmedik Paslanmadan Dayandık karanlığın soluyan kapısına Çözülmemek ve aydınlık için Durmadan sular çektik kuyulardan Gözkapaklarımız Uykulara sürtüne sürtüne Çoğaldık Işığın umuduyla uyandık sabaha Gençlerin ölümle savaşı Çoğalttı kurtuluşun sularını Öfkenin keskin yerinde Güneş Bir bayrak gibi asıldı içimize İlkyazın gülümseyen doğası Kendi doğamız oldu Ağaçların terleyen aydınlığı Serinletti yüzümüzü Dayanılmaz bir istekle patladı tohum Işığın umuduyla uyandık sabaha Kirpiyi dikenine Kaplumbağayı kabuğuna saran doğa Dipdiri günlere ayırdı bizi (Sayı: 23, Şubat 1979, s.6) 1. Onlar Yanlışlığın yanında Balta olsalar da ormanlara Her kesilen ağaçtan Binlerce tohum düşüyor toprağa Baktıkça kızarıyor gül Gelecek söz ve adın Çekirdeklere yazılıyor Filiz filiz dal dal Boylanıyor çağın sesi 2. Ne ararsan onu bulacaksın Onu sevecek onu büyüteceksin çocuk Evler ve yollar senin için Işık ve gökyüzü senin için Kuş sesleri denizler İşçinin terleyen yüreği Umut ve söz senin için Bu dövülen demir İnce ince işlenen güzellikler Yağmurlarla çoğalan sevinç Çağıldayan dere Senin için senin için 3. Ve büyük büyük sözlerde Üzgün üzgün duran Ey dost Gecekuşu değiliz ki ışıktan kaçalım Biz Ocakbaşlarında Yiğit kazan işçisi Kaynakçıyız Çıngılar gözümüzü alsa da Severek bakarız güneşe Pik dökümlerinde Yorgun düşsek de Çocukları görünce Onsekizlik delikanlı oluruz Biz Gecelerboyu Aydınlık seslerini dizeriz yazıların 4. Ey dost Artık Öfkesi dağları tutacak Yarınlara Güneş dökmenin çağıdır Nice ağrılarla özümlenen Türkülerle Gençlerle kolkola Yola çıkmanın çağıdır Bunca yazı bunca söz Bunca işkenceden sonra Her sürgünde güllerle açılan Yüzüne Yakın durmanın çağıdır 5. Ey dost Usumuzda parmak kaldıran Soruların karşılığı Yamyama duruşumuzla açılacak Bir gelincik tomurcuğudur Ve yeryüzü Ve gökyüzü Doğaya ses olan Ve bakışınla yıkanan Ve ancak İkimizle kanlanacak Tohumun soluğudur (Sayı: 24, Mart 1979, s.20) Beklenen günler Gene kançanağı Narçiçeği umutlar Gene öfkede Alınteri Ve öpüşün güvercinleri Suskun İki elleri kanda Kapımıza dayandılar gülüm Görüyorsun ŞİİRİMİZ İki kere iki dört Bizi Şiirimiz kurtaracak sonunda Dağlara Dağlara vuracak ışığımız Sevinçle Kolkola çıkacağız bu yokuşları Genç kanımızda Yeni umutlar çoğalacak Bizi Direnç kurtaracak sonunda ÖNCE Gelecek İçimizi süsleyen bir orman Umutla kuşatılmış bir güvercin duruşu Soluğumun Soluğuna değdiği yer Yüzüne gölge düşmesin diye Yüzyıllardır Adını ezberlediğim bir sözcük Gelecek Bizden önce Bizden büyük (Sayı: 25, Nisan 1979, s.23) Çocukları göz kamaştıran Bir orman Her gülde kurtuluşu Her bakışta gözlerini bulan Sabahı Bir güzellik gibi tutuşturan Ve yankısı Yüzyılları tutan bir ses Anadolu Çocukları Mustafa kemal olan Bir orman Karşımızda Bir çiçeklik gibi duran Sevecen yüreğiyle Evrene Dingin bir ses gibi sunulan Dağlarda yankılanan bir türkü Anadolu Güneşi aydınlatan Ve defterinde gül kurutan Bir çocuk Kendi tohumunu kendisi sulayan Bilincin Isınan toprağında Ve delifişek sıcaklığında yakınlıkların İçimizde büyüyen bir güzellik Anadolu Dal gibi çocukları Ve kuşları Zeytin dallarında vurulan Yağmalanmış bir orman İnce ince işlenen günleri Ve soluğu Kurşunlara tutulan Gecesi çırpınan bir ırmak (Sayı: 26, Mayıs 1979, s.11) Denizin kıyılara ektiği Sıra sıra güldür şili Kucağında acılar damıtılan Emeğin bakır çiçeği GÜLYÜZÜ Onuruna kıvrılan ses Ve içimizin yanardağı Daha neler büyütür Direncin gülyüzlü toprağı BİRİKEN Gelinciğin yüreğinde biriken Güneşin türküsü Gölgelenen dağları geçer Tükenmez umudun güzel günleri KÖPRÜ Bir boşluğun öfkesi mi Bu elimizi kesen taş Neden atarsın köprüyü Ey köprüler kuran yoldaş FERHAT Eyleminle bağımlısın Özgürlüğün sınır taşı Dağı delen ferhat’sın sen Sen her işin başı (Sayı: 28, Temmuz 1979, s.13) KİLİTLENMEYEN Kapısı kilitlenmeyen umut Mavi mavi bakıyor günlere TESTERE Günlerin testeresi Budadıkça yeniliyor bizi KURULAN Sesini seçimde barındıran Sabaha kurulan bir güzellik o BAKIŞINLA Bakışınla çatlayan gece Bir sevinç olacak gündüze ÇÖZÜM Kendi çözümünü kilitlemeyen Çoğaltır kurtuluşun sularını GELİNCİKLER Yüzüme buğu buğu yayılan Gelinciklerin kırmızı sesini seviyorum BOYLAM Boylamı tutmayan kişilerin Gecesinden su geçmez KEMİRİLEN Görüntüsü kemirilen gün Görünmez kanatlarını vuruyor yüzlere (Türkiye Yazıları, sayı: 35, Şubat 1980, s.23) (1943- ), Malatya’nın Akçadağ İlçesi’nde doğdu. Kuleli Askeri Lisesi’nden sonra İzmir Hava Harp Okulu’nu bitirdi. Diyarbakır, Ankara ve Balıkesir’de görev yaptı. 1980’de kıdemli binbaşı rütbesinde iken kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Yazma çalışmalarına ve resme ağırlık verdi. 1984 başında Ankara Kızılay’da Doku Sanat Galerisi’ni kurdu ve yönetti. İki yıl sonra Çankaya’ya taşıdığı galerinin bir şubesini 1996 yılında İstanbul açtı. Yazko’nun kuruluşunda yer aldı. Ankara’da sanat galericiliğini ve şiir çalışmalarını bir arada sürdürüyor. Kıyat’ın çok sayıdaki şiir kitapları şöyle: Ak Özlem (1962), Çoklu Kentler Gerçeği (1963), Sürelerin Sözü (1964), Doğu (1965), Türkiye Bizi Dinliyor (1967), Yeniden (1970), Kolkola (1977), Yazılan (1982), Yeniden - Kolkola (1996), Acılar Bize Kalıyor (1996), Ses ve Doku (1996), İzini Süren (1996), Gül ve Defne (1996), Yüreğim Yüreğim (1996), Sesler (1997), Kasırga (2002 ), Çakmaktaşı ( 2003 ), Güneşe Düşen Gölge ( 2004 ), Kimsenin Umurunda Değil ( 2005 ), Ölüm Kaçmış Gözlerine ( 2005 ), Kentlerimiz Kent Olmadı / Köyde Kaldı Cumhuriyet ( 2006 ), Daha İyisi Yok (2007 ), Koca Çınar Olsanız İstemem / Şiirimin Gölgesi Bana Yeter ( 2008 ), Sorusunu Unutan Toplum ( 2008 ), Aydın Karanlığı ( 2009 ), İyiliğin Belleği Olmaz (2009). Gerçekedebiyat.comIŞIK
DOĞA
DOST İÇİN
KANÇANAĞI
Sımsıcak bir özlem gibi
ANADOLU TÜRKÜSÜ
Anadolu
DÖRTLÜKLER
ŞİLİ
İKİLİKLER
MEHMET KIYAT KİMDİR?
YORUMLAR