Berlin'de, Bergama kökenli bir ailenin gay olan ressam oğlunun vahşice öldürülmesinin soruşturulması anlatılıyor.
Baştanrı Zeus ailesinin trajik iktidar mücadeleleri mitolojisi de, uzun uzun aktarılarak.
Sebep de, 1960' larda Berlin'e gelen Ölmez ailesi erkeklerinin, 1870'lerde başlayan Pergamon kazılarına işçi olarak katılmış olması.
Ayrıca baba Kerem Ömez Pergamon müzesi'nde çalışmış, kardeşinin oğlu Ferhat da, arkeolog olmuştu. Bunlar, Pergamon Anıtı'nın frizlerinin hikayelerini bildikleri gibi, Zeus, Poseidon gibi tanrılarla kendilerini özdeşleştirmişlerdi. Türk kökenli başkomiser Yıldız'ın yürüttüğü soruşturmanın sonucu, en sonunda şu olmuş: Akıl hastası yaşlı dede ile ressam torun Cemal ve onun iş arkadaşı Alex'in arka arkaya ve vahşice öldürülmeleri üzerine, o arada Bergama'ya kaçan Kerem ölmez'i, terk ettiği gayrimeşru evlilik oğlu işadamı Peter, başını demir çubukla vurarak öldürmüştü. Sonra da, kendini Zeus kabul eden Peter, Pergamon surlarından uçuruma atlayarak canına kıymıştı...
500 sayfa ve büyük boy polisiye romanın, çok kısa özeti budur. (1)
Sonlarına doğru, mitolojik kısımlarını yer yer atlayarak okudum romandan öğrendiklerinden, bana ilginç gelen ve birisin kısmen bildiğim birkaç hususu, özet halinde vereceğim.
Sanat Tanrısı Apollon, Anadolulu Marsyas ile yaptığı lir-flüt yarışmasını hile ile kazanmıştı. Juri üyesi Midas, Apollon'un haksız olarak kazanmasına itiraz edince, Tanrı tarafından kulakları eşek kulağına çevrilerek aşağılanmıştı. Marsyas ise, bir çam ağacına asılıp derisi diri diri yüzülmüştü...
Romanın bu kısmını okurken başlayan HAMAS-İsrail savaşında, ABD ve Avrupa tarafından desteklenen İsrail, savaşın evrensel kurallarını çiğneyerek sivil katliama girişmişti. Yani, güçlünün önlenemez gazabı sürüyordu.
Antik dünyanın sekizinci harikası Pergamon Zeus Altarı(Anıtı), 19. yüzyılın son devresinde büyük padişah(!) Abdülhamid'in himmetiyle Berlin'e taşınarak, British Muzeum ve Louvre(Luvr) Müzesi ayarındaki Pergamon Müzesi kurulmuştu...
Takıldığım, edebiyatımızda kalıplaşmış bir dil hatasını belirteyim: "Önümüzdeki ay mahkeme var. Muhtemelen son celse olacak." (sf 149) Burada "duruşma" yerine mahkeme denilmiştir.
Romanı okumamda, tarihini kısmen bildiğim Bergama' yı, 2013'de, Evliya çelebi'nin Ege Bölgesi gezisi güzergahını izleyerek yaptığım Ege turunda gezmiş olmamın da payı vardır.
1. Kayıp Tanrılar Ülkesi, Ahmet Ümit, İstanbul, 2021
Ertuğrul Taylan
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR