Ahmet Özhan Hürriyet yazarı Savaş Özbey’e verdiği mülakatta koronavirüse yakalanmamasını şöyle açıkladı: “Yakalanmadık. Hep evde oturdum ama en yoğun zamanımı yaşadım. Günde iki kez canlı yayın açıp sohbetler yapıyordum. Eskiden yaz tatillerinde şuraya buraya gidelim diyorduk. Evimiz de tatil yeri gibi, bahçemiz zaten var. Saray’da yazlığımız var. Oraya gitmeye bile vakit bulamıyoruz. Geçen yaz hiç gidemedik.”

Özhan, Özbey’in sorduğu, ‘Hayat pahalılığından Ahmet Özhan da mustarip midir’ sorusuna, “Allaha şükür ben hiç farkında değilim. Bizde o işlere de hanım bakıyor. Ekonomiye de o bakıyor. Bazen duyduğum zaman dudağım uçukluyor. Eve geldiğim zaman, Allah’a şükür, evde bir eksiğimiz yok. Ama ben bu yaşa geldim, bu kadar büyük bir pahalılığı yaşamadım. Olağanüstü yani.” yanıtını verdi.

“Ankara Radyosu mu, İstanbul Radyosu mu?” sorusunaysa şaşırtıcı derecede akıllı yanıt veren Özhan, “İstanbul Radyosu benim mensup olduğum bir konsept. Ama Ankara Radyosu’nda çok güzel anılarım var. 10 sene İstanbul Radyosu’nda kadrolu çalıştım TRT elemanı olarak. Ama Ankara Radyosu dediğiniz zaman romantik yanı daha ağır basıyor. Daha bir gönül potansiyeli var.” dedi.

Kahve yerine çayı deniz kum güneş yerine orman ağaç temiz havayı tercih ettiğini söyleyen Ahmet Özhan, “Nâzım Hikmet mi, Necip Fazıl Kısakürek mi?” sorusuna eleştirmenleri kıskandıracak yanıt verdi: “Ben bunları ideolojileri olarak değil ama Türkçeyi kullanış, sözcüklerle mimari yapma özelliklerine baktığım zaman birbirine tercih edemem. İkisi de benim ulusumun yüz akı, muhteşem şairlerdir. O şiiriyet açısından meseleye yaklaşacak olursak bir seçkide bulunmam mümkün değil.”

Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)