Son Dakika



Şemsettin Taşbilek’in, Sıtkı Demirci’den derlediği bir Elazığ türküsü var. Türkü “İnişte Yokuşta” adıyla da bilinir, “Zülküf’ün Türküsü” olarak da… Nejat Birdoğan, ezgi ve türkülerin yakıldıkları yerin ve ortamın özeliklerini taşıdığı söyler. Ağıtlar, genellikle bir ölümü ya da üzücü bir olguyu dile getirmek için yakılır. Türklerde ağıt geleneği çok eskilere dayanır. İslam Öncesi Türk yazınından bu yana ağıt yakıla gelmiştir. Ağıtın İslamiyet Öncesi yazındaki karşılığı ‘sagu’dur ve sagular ‘yuğ’ denilen cenaze törenlerinde söylenir. Divan yazınında da ‘mersiye’.  

“İnişte Yokuşta” 19 Şubat 1968’de Elazığ’da Yemeniciler Çarşısı’nda bir gece bekçisi tarafından arkasından vurularak öldürülen Elazığlı kabadayı Yiğıkili Zülküf Kâr için yakılmıştır.(*)

İnişte yokuşta ata binmezdim
Zülküf’üm kurşuna boyun eğmezdim
Sol yanımdan değseydi belki de ölmezdim

N’edem anam n’edem kaderim böyle
Beynimden vuruldum gel insaf eyle

Yiğıki bağlarının meyvesi değdi
Zülküf bir kurşuna boynunu eğdi
Atılan kurşunlar Zülküf’e değdi

N’edem anam n’edem kaderim böyle
Beynimden vuruldum gel insaf eyle.

YİĞİKİLİ ZÜLKÜF’ÜN SOL YUMRUĞU

Zülküf Kâr 1934’te Elazığ’ın Yığiki -bugünkü adıyla Aksaray- Mahallesinde, bir evin tek erkek çocuğu. Babası İslam Bey, savaşta Rusların tarafına geçen Çerkes birliğinin içinde görev aldığından, sürgünle cezalandırılmış, Erzurum’a gelmiş ve Elazığ’a yerleşmiş bir posta memuru. İslam Bey, oğlunu emeğiyle geçinebilmesi için Erkek Sanat Okulu’na göndermişse de, disiplin içinde yaşamayı sevmeyen Zülküf, okulu bitirmeden yarım bırakır. Zülküf yürekliliği, dürüstlüğü ile tam bir kabadayıdır. Haksızlığa boyun eğmez, başkaldırır. Haksızlığa uğrayanların yanında yer alır. Yoksulları korur, onların gereksinimlerini arkadaşları arasında para toplayarak karşılar. Yaptıklarıyla övünmez, yaptıklarını da ortaya çıkmadan gizlice yapar. Askerliğini İstanbul’da yaparken ‘emireri’ olmayı reddettiği için kendisine küfreden yüzbaşıyı tek bir yumrukla duvara yapıştırır. İman Tahtası’na sol yumruğu yiyen yüzbaşının önce ayakları yerden kesilir, yemekhane barakasının çinko duvarına çarparak yapışıp kalır duvardan kayıp yere yığılır. Askeri Mahkemede yargılanır ve İç Hizmet Yasası’na karşı çıktığı, komutanını darp ettiği gerekçesiyle mahkûm edilir. Yiğıkili Zülküf, böyle bir tokatla, on para yüzünden kız kardeşini tokatlayarak, kazara ölümüne de neden olmuştur.

20. YÜZYILDA BİR TÜRK ROBİN HOOD’U

Zülküf’ün çevresinin ve yaşadıklarının da ona böyle bir rol biçtiği ortadadır. Zülküf’ün yaşam biçimi, her bitirimin, her kabadayının, her uç yaşayanın olduğu gibi onu da eğlence dünyası ile de tanıştırır. Her kabadayı gibi o da Yiğıki’nin bahçelerinde, dostları ile bir araya gelir, mahalli müzisyenlerle sofralar kurar, meşk eder. Bir söylencede, Ankara’da bir gazinoda eğlenirken çıkan kavgada on beş yerinden yaralandığı, kısa sürede iyileşerek Elazığ’a döndüğü söylenir. Elazığ’da ekmek parasını Gölcük Sinemasının karşısında açtığı Keban taksi durağını işleterek kazanmak ister.

Yiğıki’de, Zülküf’ün ezilenden yana tavır takınması, yoksulların haklarını savunması, yörenin ağa, bey ve yöneticilerin işine gelmez. Zülküf’ün Yiğıki’de kamu görevlileri ile de arası pek hoş değildir. Zülküf sıklıkla yörenin ileri gelenleri ve kamu görevlileri ile çatışır. Sıklıkla gözaltına alınır, işkence görür.

19 Şubat 1968’de Elazığ’da öğretmenler lokalinde yemeğini yedikten sonra uzun bir yürüyüş yaparlar, Demir Gazinosu’nda arkadaşları ile eğlenirlerken, gazinoya gelen bazı kışkırtıcıların sataşması üzerine kavgadan güçlükle dönülür. Gecenin ilerleyen saatlerinde gazinodan ayrılan Zülküf, arkadaşları ile Yemeniciler Çarşısı’na geldiklerinde, küçük su dökme gereksinimini duyar. Arkadaşları yolda dönüşünü beklerken silah sesleri duyulur. İki arkadaş Yemeniciler Çarşısı’ndaki tuvaletin bulunduğu sokağın içine geldiklerinde, karanlık sokağın ilerisinde kaçmaya çalışan kişileri görürler. Ay ışığında bekçinin düğmeleri parıldar ama kim olduğu anlaşılmaz. Arkadaşları Zülküf’ü tulumbalı çeşmenin önünde yüzükoyun yatarken bulurlar. Sekiz köşeli kasketi yanına düşmüştür, kolunun biri ileri doğru uzanmış, diğeri karın boşluğunun altında kalmıştır. Öldürüldüğünde 34 yaşındaydı. Cenazesi Yiğıki Yeni Mezarlığı’na götürülürken, ardında onu seven binlerce insan vardır.

Yiğıkili Zülküf için birden fazla ağıt vardır denilir. Ancak bilenen, mahalli sanatçı Sıtkı Demirci’nin bir Elazığ ağıtı olarak plağa okuduğu ‘İnişte Yokuşta’dır.

Yiğıkili Zülküf’ün romanını Aziz Aydın Doğan yazar. Doğan, 1988 yılı sonlarına doğru Ankara’da Yaba Öykü Dergisi’nin Yayın Yönetmenliği’ni yaparken, kendisi de Elazığlı, “Henüz elveda demediler. / Bitmedi daha sürüyor o kavga / ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek” dizelerinin şairi Adnan Yücel’in, Zülküf’ün öyküsünü yazması önerisi ile karşılaşır. Yücel, kendisinin şair olduğunu, Zülküf’ü bir şiirinde andığını, ancak Zülküf’ün öyküsünü bir öykücünün yazmasını bekler. Yücel, Zülküf için yakılan türkünün sözlerini kendi el yazısı ile anımsadığı kadarıyla yazar, ancak sonunu getiremez. Yücel, Çukurova Üniversitesi’nde görev başlayınca ilişkileri kopar. Adnan Yücel 49 yaşında yaşama veda eder. Aziz Aydın Doğan için Yiğıkili Zülküf’ün öyküsünün yazılması artık yerine getirilmesi kaçınılmaz olan bir görevdir.

ROMAN İÇİN BİRKAÇ SÖZ ve BİR İTİRAZ

Aziz Aydın Doğan “Yiğıkili Zülküf”ü (2) bu başlık altında ve roman olarak adlandırıyor. Yiğıkili Zülküf’ün öyküsü kitabın 113. sayfasında başlıyor. Doğan daha önceki bölümlerde romanı yazmak için Yiğıki’ye yaptığı yolcululuğu ve burada Zülküf’ü tanıyanlarla gerçekleştirdiği ‘röportajı’ yöresel ağızla veriyor. Ondan önceki bölümde de Harput izlenimlerini, Zülküf’ün öyküsünden bağımsız bir biçimde aktarıyor.

İlk bölüm, Zülküf’ün romanına bağlanabilirdi, biz romanı yazarın Harput gezisi sırasında orada gördüğü İbadullah Amca’nın anlatımıyla okuyabilirdik. Röportaj da romanın ikinci bölümü olarak değil, romanın sonunda verilmeliydi.

Yine de Aziz Aydın Doğan’ın Atatürk’ü ‘diktatör’ olarak nitelendirmesine ve Cumhuriyet’e ilişkin görüşlerine katılmadığımı yazmak zorundayım.

1-Zülküf’ün ağıtı  https://www.youtube.com/watch?v=7xSUHD_VnGc adresinden dinlenilebilir.

 2-Aziz Aydın Doğan, Yiğıkili Zülküf, Yaba Yayınları.

Halit Payza
Gerçek Edebiyat

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)