Son Dakika

mimar-sinan-in-torunu-mimar-karikaturist-oktay-ekinci-111425.webp


Karaburun, İskenderun, Milas, Küçükkuyu açıldı; Eskişehir-Tepebaşı ve Ayvalık sırada.”

Yakın arkadaşı, karikatürist Kamil Masaracı’nın öncüsü olduğu “Karikatürlü Ev” oluşumlarını da desteklediği Cumhuriyet gazetesindeki bir köşe yazısına böyle başlamıştı Oktay Ekinci.

Bu yazısından kısa bir süre sonra bu dünyayı çok erken terk edeceğinden, Ayvalık’ta, karikatüre meraklı her yaştan çocuğa gence kapısı açık o Karikatürlü Ev’e; “Oktay Ekinci Karikatürlü Ev” ismi verileceğinden habersizdir.

1997-98 yıllarında Kadıköy-Hasanpaşa mahallesinde, bugün Karikatür ve Mizah Müzesi’nin de içinde olduğu ‘Müze Gazhane’ alanı henüz kâğıt üzerinde bir tasarıyken, mahalle sakinleri olarak Oktay Ekinci’nin mimarlık ve kent planlaması konularındaki birikimine danıştığımız günlerde, ben de onun öğrencilik yıllarında karikatür çizdiğinden habersizdim.

 

On parmağında on marifet, çalışkan bir yurttaşımızdı Oktay Ekinci.

Yurttaşlık bilincine katkı sunmak üzere, kurucuları arasında olduğu Yurttaşlık Hareketi Derneği’nin yayınladığı bir gençlik kitabına çizgilerimle katkı sunduğum için davet edildiğim yemekli toplantıda kendisiyle sohbet etmek şansı bulmuştum.

Çarpık yapılaşma mağduru İstanbul içinde sıkışmış, tarihi-kültürel miras olarak ne varsa, kendini “muhafazakâr” olarak tanımlayan kesimlere karşı korakor muhafaza etme çabasıyla ömür geçirecek bir aydınla sohbet ediyordum:

“Egemenler binlerce yıl insanlığın tepesindeydiler. Günümüze gelene kadarki süreçte öylesine tecrübe edindiler ki bu sefer kendilerini seçtirmeyi başardılar ve buna Demokrasi dediler…”

O günlerde, muhafazakârlığı dolar dolu kasalarını ölümüne muhafaza etmek olarak anlayanların en hızlıları, dünyanın egemenlerinin desteğiyle koalisyon yapıp iktidarı ele geçirmişti.

‘Alınları secdeye değen düşman kardeşlerin’ iki başlı “tuhafazakâr” iktidarı, bir yandan da ‘Yeni Anayasa’ diye tutturmuş, kendilerine çok benzeyen bir anayasayı hâkim kılmak istiyorlardı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği değerli bir aydın olarak Oktay Ekinci o günlerde şöyle yazdı:

(…) Yeni anayasada ülkemiz insanı sadece “vatandaş” ya da “cumhuriyet vatandaşı” şeklinde tanımlanmak isteniyor. Yaşamda bu vatanı paylaşan herkes için geçerli gibi görünebilir; ancak, yine bu vatanı “yurdumuz” yapan, atalarımızın bizlere miras bıraktığı “yurtseverlik erdemi”ni de içeriyor mu?(…)

Nakite çevrilemeyen mirasla hiç işi olmayan bu iktidar böyle soruları duymazdan geldi.  Üstelik peş peşe kondurdukları dev inşaatların ve büyük yalanların gürültüleriyle duyulmasını da engelledi.

“Yurtseverlik erdemine” sahip olanlar yine de boş durmadı direndiler tabii, “yeni anayasa” girişimini o günlerde çöplüğe attılar.

Söz konusu erdem yurtseverlik olduğunda ilk akla gelen kişilerden Oktay Ekinci’nin 10. Ölüm yıl dönümü

 

10 yıl sonra bugün, “İki başlı tuhafazakar iktidarın”, geride bir başına kalan kısmı, yeniden “yeni anayasa inşa edelim” diye sayıklıyor ufaktan…

Oktay Ekinci’nin onaylamayacağı anayasa yapmak, imar değişikliğiyle demiri eksik gökdelen yapmaya benzemez…

Sayıklamak serbest, bu inşa alanına girmek tehlikeli ve yasaktır!

Mustafa Bilgin
Gerçekedebiyat.com

 

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler