Tuzdan nefret ederdi. Ne çorbaya katardı ne yemeğe. Sabah, tuz fabrikasında işbaşı yaptı. Gece uyuyamamış, sabah işbaşı yapmıştı. Çay molasına on dakika kala eldivenlerini çıkardı. İnsan Kaynaklarına yürüdü. İki saat önce işbaşı yaptım. Şimdi istifa etmek istiyorum, dedi. Ama neden diye bağırdı İnsan Kaynakları, daha yeni başladınız. Demek bu fabrikanın İnsan Kaynakları da bağırarak konuşuyordu. Yoksa İnsan Kaynaklarında da mı insanlık yoktu? Küfür de ederler miydi acaba?
Bunlar nasıl insanlar anlayamadım sayın İnsan Kaynakları. Hep küfür ediyorlar. Pis pis el şakaları yapıyorlar. Dedikodu da yapıyorlar. Ben bunlara arkamı dönemem Sayın İnsan Kaynakları.
Bunları söyleyebilir miydi? İki saatlik bir eleman olarak yıllardır birbirine parmak atan bu işçileri şikâyet edebilir miydi? Gülünç olmaz mıydı bu?
İnsan Kaynakları yine gürledi: Madem çalışmayacaksınız bizi niye uğraştırıyorsunuz? İyi düşünün. Neden bu aceleniz? Sorun nedir?
Bir yanıt vermiş olmak için, çünkü, dedi iki saatlik eleman, ben tuzdan nefret ederim.
Erdinç Gültekin
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR