Son Dakika



1898-1943 yılları arasında, kırk beş yıllık bir ömür.

Yazar, siyasetçi, milletvekili, düşünür, gazeteci, öğretmen.

Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü bitirdi. (vikipedi, özgür ansiklopedi)

Birinci emperyalist paylaşım savaşına katıldı, Kurtuluş Savaşında Ankara’da gazetelerde yazı işleri müdürlüğü yaptı, başyazarlık, felsefe öğretmenliği, milletvekilliği görevlerinde bulundu.(AnaBritannica, Cilt 8, 1988, Sayfa 275)

Kısa bir ömürde, birçok hayat ve çok üretken bir yaşam.

Konuları ağırlıkla toplumsaldır. Ve bir “tez” çevresinde gelişir. Bu tez ekonomi politik yönelişler içermektedir

Toplumsal değişmeler, tüccar-köylü, patron-işçi ilişkileri, batı taklitçiliğine eleştirel bakış, yoksulluk, yoksunluk, işsizlik, emek-sermaye çelişkileri hep sınıfsal, ekonomi politik ve üretim ilişkileri çerçevesinde ele alınmıştır.

Gerçekçi Türk Edebiyatının ilk temsilcilerindendir.

Daha önce Nabizade Nazım’ın “Karabibik” öyküsü vardır, toplumsal açıdan köy gerçekliğini işleyen..

Refik Halit’in Memleket Hikayeleri de Anadolu gerçeğini dile getirir.

Bunlardan etkilenmiş olmakla birlikte,  devrimci ekonomi politik yaklaşımda daha ileri noktalardadır.

Sabahattin Ali’ye, Reşat Enis’e öncülük ettiğini de ileri sürebiliriz. (Özyalçıner,2016)

Gerçekçiliği felsefe, iktisat, siyaset ve tarih’e kafa yorduğundandır.

Bu konularda 8 kitap yazmıştır.

Sadri Ertem sosyal bilimden edebiyatın her türüne dek çok geniş bir yelpazede eserler vermiştir.

Modern Avrupa İktisat Tarihi(1934), Politika Felsefesi(1935), Türk Inkılabının Karakterleri(1933), Tarih El Kitabı(1938), Fikir ve Sanat(1938).

Felsefeyi bitirmesi, bu konularda araştırma ve incelemeler yapması sanatında yansımıştır.

Ona göre, “ sanat balık gibidir, toplumsal suyun içinde yaşar…toplumsal olmayan ne bir düşünce , ne bir dize vardır…”

Çıkrıklar Durunca romanında, “…XIX. yüzyıl sonlarında Avrupa endüstrisi ürünü dokumaların yerli dokuma endüstrisini yok ediş süreci içinde Osmanlı İmparatorluğu’nun esnaf, tüccar ve yöneticilerinin işbirliğiyle emperyalizme boyun eğdirilişi anlatılmaktadır.

İmparatorluktaki çözülme ve çürümenin devamı olan bu olay, roman olarak ilk kez 1930’da Vakit gazetesinde tefrika edildi. Aynı yıl da kitap olarak basıldı. Büyük bir ilgi gördü. Nedenini, edebiyatımızda ilk kez ekonomik, toplumsal sorunlardan kaynaklanan bir roman oluşunda aramak gerekir.”(Özyalçıner, 2016)

1931’de yayımlanan Çıkrıklar Durunca romanı kanımca en önemli eseridir.

Bu romanın tarihsel-toplumsal ve güncel boyutları vardır;

Adaköylüler, zorbalığa, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı ayaklanmışlardır. Paylaşımcı, eşitlikçi bir düzen kurmaya kalkışmışlardır.

Anadolu’daki halk ayaklanmalarının bir benzeridir.  

Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin  ve Börklüce Mustafa’nın isyanı da aynıdır.

Bu işin tarihsel yanı. Güncel yanına gelince; ülkedeki emperyalist ve kapitalist kuşatmanın kökleri buralara kadar uzanmaktadır.

Türkiye’nin yarı sömürgeleşmesinde ilk dış müdahale sayılan 1838 Balta Limanı antlaşmasının etkileri verilmektedir bu romanda.

Avrupa’nın kumaşları ülkemize gümrüksüz ve ucuz girmiştir. Ve sonuçta yerli dokuma sanayimiz yok oluşun eşiğine gelmiştir.

“…Osmanlı  İmparatorluğu’nun  yerli  işbirlikçiler  ile  emperya-

lizme nasıl boyun eğdirildiğini okuyuculara aktaran roman aynı

zamanda  Osmanlı’nın  son  dönemlerindeki  sosyal  ve  ekonomi

politikalarını da katı bir dille eleştirir.”(Bağlama, 2020,s.193)

 

İşte iyi, gerçekçi edebiyatın işlevi..

Sosyolojik, ekopolitik yeni araştırma ve incelemelere kapı aralayan muhteşem bir roman.

İngilizler ile Osmanlılar arasındaki Balta Limanı Antlaşmasından sonra toplumun, insanların, üreticilerin, sanayinin durumu ve dramı..

Yazar sınıfsallığı ön planda tutmayan hareketlerin başarıya ulaşamayacağı tezini de bu kurgusalda vermektedir.(Bağlama,2020)

Resimli Ay dergisinde öyküleri yayımlanmıştır.

Bacayı İndir Bacayı Kaldır” öyküsü 1928’de yayımlanmış ve yankı uyandırmıştır. Sanayileşme sorunlarını irdelemiştir. Yabancı büyük sermayenin Türk Köylüsünün verimli topraklarını ele geçirmek için başvurduğu hileleri anlatır. Türkiye’nin sömürülme planları bağlamında yazıldığı düşünülmektedir.

Silindir Şapka Giyen Köylü öyküsünde, çarpık medenileşmenin karikatürünü yapar.

Bir Kayış Koptu Üç Adam Öldü öyküsünde, yoksulluğun yol açtığı travmalar anlatılır.

Kiralık Dam öyküsü, tepeden inme devrimlerin halk tarafından yeterli kabul görmemesi üzerine kurgulanmıştır. Altyapısı olmadan bir yeniliğin tutmayacağı görüşü esasında devrimlerin bir eleştirisi olarak da okunabilir.

Köylünün Ölümü, hem yoksulluk hem yol vergisinin yol açtığı travmaları anlatır.

Çamurdan Köfteler, yoksulluğu bir öğrenci üzerinden anlatır.

Mütehassıs’ da, meşrutiyet döneminde ağır işleyen ve memleket idaresinden haberdar olmayan bürokratların halkın taleplerini karşılayamamaları ekonomik açıdan anlatılır. Krizi fırsata dönüştüren yabancı sermayenin durumu ele alınır, geri kalmışlığın bir bütün olduğu vurgulanır.

Namuslu Adam öyküsünde, köyün ekonomi politiği bağlamında bir köy ağasının ölümünden söz edilmektedir.

Züppe= Misyoner+Milyon Sterlin+Teşkilatçı hikayesinde, kültür emperyalizminin ülkeleri sömürgeleştirmede ne kadar etkin olduğu teması üzerinde durulmuştur.

Züppelik ihraç eden İngiltere ya da geniş anlamıyla batılı ülkeler, üçüncü dünya ülkelerini bu yolla kendine bağlayabileceklerini göstermişlerdir.

Bu öyküde yazar, bizim kültürümüzde on dokuzuncu yüzyılda başlayan alafrangalaşmayı, alafranga züppe tipini yaratan şartları irdelemiştir.

Paranın, rüşvetin, misyonerliğin, gizli servislerin yapamadıklarını açık olarak züppeler birer kültür ve zihniyet taşıyıcısı olarak yapabilmektedirler.

Yine Sadri Ertem’in ekonomi politik dikkatlerinin ürünü olan eserlerinden; açıkgöz tüccarların dalaverelerini işlediği, Altı Günde Biten Oyun, düzenbaz tüccarları anlattığı Radyo Haberleri,  kurnazca sömürgeleştirme ve düşük ücrete mecbur etmeyi işlediği Boncuk ve Sedef Düğme öyküleri konumuzun örneklerindendir.

Kaba fanteziler, çıtkırıldım edebiyat sahneleri, sevimli hülyalar, güzel sözler, çift anlamlar, tuhaf benzetmeler yoktur onun edebiyatında..

Hayatın çıplak, somut gerçeği vardır, yalın, açık diliyle..

Yazar sözcüklere takla attıran ip cambazlarından biri değildir çünkü..

Yazarın öykülerinde de sosyal konular, ekonomi politik yönelişler çoğunluktadır.

Bu konuda yapılan bir akademik çalışmanın temel bulgusuna aşağıda yer verilmiştir.

“…Sadri Ertem’in incelenen 86 öyküsünde sosyal temalara ağırlık verildiği görülür. Yazarın en çok işlediği temalara bakıldığında; “kapitalist mantığın Anadolu köylüsünü sömürmesi”, “halkın dinî duygularını kişisel menfaat düşüncesiyle istismar”, “sosyal adaletsizlik”, “halkı kandırarak/dolandırarak para kazanma”, “modernleşme”, “bürokratik çarpıklık”, “işçilerin sömürülmesi” ve “işsizlik” gibi toplumcu gerçekçi temaların olduğu görülür.”(Yusuf Çopur, Sadri Ertem’in Öykülerinde Tema, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi Atatürk University Journal of Faculty of Letters Sayı / Issue 67, Aralık/ December 2021, 232-247)

Yazarın öykülerindeki sosyal temaları isimlendirmek istersek şunları öne sürebiliriz;

Din ve inanç, bürokratik çarpıklık,  kapitalizm-sömürü,  sosyal adaletsizlik,  toplumsal yapıdaki çarpıklık, maddiyatın ve paranın rolü, modernleşme-yanlış batılılaşma, kadın-erkek ilişkileri, aydın-halk ilişkileri, toplumsal değişim-dönüşüm, nitelik-nicelik, toplumsal önyargılar, sosyal aidiyet, insan sevgisi, sanat-toplum ilişkisi, işsizlik, cehalet.

Sadri Ertemin roman ve öykülerinde ekonomi politik yaklaşım kendini ağırlıkla duyumsatır.

Üretimin toplumsal yapısını inceleyen bilimdir ekonomi politik..

“Üretimin ve bölüşümün toplumsal ilişkilerini tarihsel gelişmeleri içinde inceler.”(Orhan Hançerlioğlu, Ekonomi Sözlüğü, Remzi Kitabevi, Birinci Basım, Haziran 1972, s.66)

Türk Edebiyatında toplumcu gerçekçi bakış açısıyla yazılan ilk roman Çıkrıklar Durunca’dır. Tezli bir yapıttır.

Hem ekonomi politik hem de sömüren-sömürülen bağlamında Osmanlı’nın toplumsal düzeninin gerçekçi bir eleştirisidir.

Dolayısıyla çok katmanlı bir okumaya-incelemeye gereksinim vardır.

Çıkrıklar Osmanlının ekonomik gücünü simgeler.

Çıkrıklar durunca-durdurulunca Osmanlı ülkesinde üretim de durmuştur.

Yönetim bağımlı bir dışalım rejimine tutsak kılınmıştır.

Bu durumda dışarıya sürekli borçlanmak zorunluluğu doğmuştur.

Roman, işte Devletin bu çöküşünü gerçekçi bir çizgiden irdelemektedir.

Sadri Ertem, gerek bu eseriyle gerek öyküleriyle, ekonomi politik temelli yeni bir tarih tezini esas alan, yine; yeni bir “okuma tarzına” davet etmektedir bizi..

Yazar Sadri Ertem, Gerçek Edebiyatın ve gerçek okurların gündeminde sürekli olması gereken çok yönlü bir düşünürdür.

Kaynakça:

- AnaBritannica, Cilt 8, 1988, Sayfa 275)

- Adnan Özyalçıner, Sadri Ertem’in  Gerçekçiliği ve Çıkrıklar Durunca, 13 Kasım 2016, Evrensel Gazetesi

- wikipedia.org, Sadri Ertem

- Sercan Hamza Bağlama, Çıkrıklar Dur(durul)nca; Sadri Ertem ve Anti-emperyal Söylem,  Şubat 2020, Emperyalizm ve Edebiyat: Emperyalizm-Odaklı Eleştiri Işığında Türk Edebiyatına Bakış (pp.193-208)

- Yusuf Çopur, Sadri Ertem’in Öykülerinde Tema, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi Atatürk University Journal of Faculty of Letters Sayı / Issue 67, Aralık/ December 2021, 232-247

-  Sadri Ertem,  Çıkrıklar Durunca, Salkımsöğüt Yayınları, 2012

- Sadri Ertem, Toplu Öyküler, Hazırlayan  Prof. Dr. Ali İhsan Kolcu, Salkımsöğüt Yayınları, 1.Basım, Haziran-2014, Konya

  •  Orhan Hançerlioğlu, Ekonomi Sözlüğü, Remzi Kitabevi, Birinci Basım, Haziran 1972, s.66

Dr. Halit Suiçmez
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)