Orhan Pamuk Diyarbakır'da 'Milliyetçiyim' dedi salon boşaldı
Yazar Muhsin Kızılkaya, Habertürk'teki yazısında, 22 Şubat 2000 yılında Orhan Pamuk'un Diyarbakır'daki konuşmasını gündeme getirdi.
Muhsin Kızılkaya'nın, 'İlber Ortaylı'nın dilciliği Orhan Pamuk'un tarihçiliği' başlıklı yazısında 'not defterime dediklerini aynen yazdım' dediği konuşmanın ilgili bölümü şöyle: Konferans tekrar başladı. Orhan Pamuk bu kez konuya şöyle girdi: "Ben bir dil milliyetçisiyim, Türkçe milliyetçisiyim yani. Bunun Türkçede mücadelesini de verdim. Frençke, Amerikanca kelimelerle Türkçenin tahrip olmasına karşıyım. Çocukluğumda sahip olduğum, annemden babaannemden duyduğum dilin hem Türkiye'de kitaplar yazdığım için hem de kitaplarımın sonraki kuşaklara kalmasını, Türkçenin Amerikanca sözcüklerle bozulmamasını istediğim için verdim bu mücadeleyi. Bu kötü bir milliyetçilik değildir. Ben bu bağlamda Türk dili milliyetçisiyimdir. Aynı şekilde Kürtlerin de kendi dilleri konusunda titizlenmelerini, ona sahip olmalarını isterim. Aynı şekilde Kürtlerin de annelerinden babalarından işittikleri, kendi dillerini sahiplenmelerini çok iyi anlıyorum. Benim Türkçe milliyetçisi olma hakkım kadar sizlerin de Kürtçe milliyetçisi olma hakkınız elbette vardır." * Hürriyet Gazetesi’nde çıkan haber işte böyle oluştu. Beyaz yazmalı kadınlar, öfkeli yaşlı köylüler salonu terk ederken çekilen fotoğraflarla, Pamuk’un söylediği “Ben bir Türkçe milliyetçisiyim” lafları bir araya getirildi, önce olan hadise sonradan söylenen sözlerin içinde geçen “Türkçe” kelimesi atılarak bir araya geldi, böylece ortaya, “Orhan Pamuk Diyarbakır’da ben Türk milliyetçisiyim deyince salon boşaldı” haberi çıktı. Sahiden Orhan Pamuk’un Türkçesinden bahsediyorduk değil mi? Biliyorsunuz Orhan Pamuk romanlarında sık sık tarihi mevzulara girer, tarih sevdiği bir alandır yani. “Beyaz Kale” tamamıyla tarihi bir romandır, “Benim Adım Kırmızı” da hakeza,“Cevdet Bey Oğulları” da yakın tarihe dairdir. Şu anda da “Veba Geceleri” adında yeni romanı bitmek üzere, o da tarihi bir romandır. Şimdi tarih profesörü İlber Ortaylı çıkıp, “Orhan Pamuk tarih bilmiyor” deseydi, pek kimsenin itirazı olmazdı, ne de olsa bir duayen konuşuyordu. Ama “Orhan Pamuk Türkçe bilmiyor” demesi, benim de çıkıp “İlber Ortaylı tarih bilmiyor” dememe benzer ki böyle bir şey desem herkes bana kahkahalarla güler. Nobel’den sonra, bugün dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin, orada Türkçeden bahsederseniz eğer ora ahalisinin aklına ilk olarak Orhan Pamuk gelir. Bu saatten sonra Türkçe bilse ne olur, bilmese ne olur! gercekedebiyat.com
YORUMLAR