Arter 10. kuruluşunu kutluyor
Vehbi Koç Vakfı’na bağlı bir kurum olarak 2010 yılında açılan Arter, vakfın 50. kuruluş yıldönümünü kutladığı 2019 yılında, Dolapdere’deki yeni binasına taşındı. Arter’in, İngiliz mimarlık ofisi Grimshaw Architects imzasını taşıyan yeni binası, şehrin önemli kültür yapıları arasında yerini aldı.
10 yılda yaptığı 50’ye yakın özgün sergi bağlamında iki yüzden fazla yapıtın üretimine destek veren ve yayınlarıyla sanat tarihi yazımına katkıda bulunan Arter, yeni binasında zenginleşen çok disiplinli programıyla herkes için erişilebilir, canlı ve sürdürülebilir bir kültür ve yaşam platformu olmaya devam ediyor. 14 Mart’tan bu yana sağlık tedbirleri nedeniyle geçici olarak ziyarete kapalı olan Arter, bu süreçte birlikte içerik ürettiği kişi ve kurumlarla üyeleri, komşuları, ziyaretçileri ve takipçileriyle etkileşime geçmenin yeni yollarını keşfediyor ve dijital araçlarla daha geniş kitlelerle buluşmayı planlıyor. ARTER ve YENİ BİNASI Arter’in yeni binasının tasarımı için 2013 yılında açılan proje yarışmasını; birçok ülkede ödüllü projelere imza atan, dünyanın önde gelen mimarlık firmalarından Grimshaw Architects kazanmıştı. Tasarımına Grimshaw Architects liderliğinde Thornton Tomasetti, Max Fordham ve Neill Woodger Acoustics’in imza attığı binanın 2015 yılında başlayan inşaatı 2019’da tamamlandı. Arter’in yeni binasının mimari projesi için sanatı keşfetmek, sanattan keyif almak, sanatla yakın ilişki kurabilmek üzere açıklık ve akışkanlık kavramlarından yola çıkıldı ve çok yönlü bir mekân oluşturuldu. Arter, dışadönük bir yaklaşımla, etrafıyla bağlar kuran sanatsal ve sosyal bir buluşma noktası olarak tasarlandı. Ziyaretçilerine, şehirle olan bağlantılarını koparmaksızın farklı mekânsal ve sanatsal deneyimler sunan bina, keyifli vakit geçirmek için dinamik bir “mekânlar dizisi” olarak planlandı. Grimshaw Architects’ten Kirsten Lees, Arter’i şöyle tanımlıyor: “İzleyicinin bakış açısına göre sürekli değişkenlik gösterebilen, çok katmanlı, iç içe geçmiş, disiplinler arası bir kamusal yapı. Müzenin zengin programı ise çeşitli sanat dalları arasında yeni sinerjilerin geliştirilmesi ve yaşatılmasının yanı sıra çağdaş sanatla fiziksel ve entelektüel ilişkilendirmelerin yapılması için yeni bir odak noktası olacaktır.” Arter, yeni binasının sunduğu olanaklarla zenginleşecek programıyla Türkiye’nin kültür hayatına önemli bir katkı sağlayacak. Farklı sanatsal disiplinleri bir araya getiren, yaratıcılığı tetikleyen, herkese açık, dinamik ve çokdisiplinli bir programlama yapısına olanak sağlayacak bir bina şeklinde inşa edilen Arter, görsel ve fiziksel olarak birbirlerine açılarak bağlanan mekânlardan oluşuyor. Toplam 18.000 m² kapalı alana sahip olan Arter’in ana fonksiyon alanları binanın kalbi durumundaki merkezi bir atrium etrafında toplanıyor. 6 kata yayılan 6 galeri ve teras yaklaşık 4.000 m²’lik sergileme alanı oluşturuyor. Arter’de iki adet performans salonu da bulunuyor.
Sevgi Gönül Oditoryumu, 168 kişilik kapasitesi ve teleskopik koltuk sistemiyle Arter’in film programı, konuşma ve söyleşilerin yanı sıra performans sanatından örneklere, “esnek zeminli” yapısı ve aynaya dönüşen duvar panelleriyle dans ve devinim çalışmalarına ve küçük akustik dinletilere de ev sahipliği yapabilecek. Tamamen esnek 332 kişilik bir oturma yapısına sahip tam teşekküllü bir “Black Box” olan Karbon ise en üst teknik özelliklerle donatılmış olmasının yanı sıra, salon içerisinden bakan seyircinin ilk bakışta göremeyeceği kadar ince, ancak üzerinde aynı anda 4 teknisyen taşıyacak kadar sağlam çelik gergi telleriyle dokunmuş kalıcı bir tavan sistemine sahip. Bu sistem sayesinde tavanda herhangi bir noktadan, herhangi bir açıyla ses ve ışık ekipmanı, dekor veya bir eser asmak mümkün olurken gösteriler arasındaki teknik değişiklikler de çok kısa bir zamanda yapılabiliyor. Her iki salonda da çift dil tercümeye olanak sağlayan simultane çeviri sistemi bulunuyor. Koltukların tamamen kaldırılabildiği “düz ayak” kullanımın da mümkün olabildiği salonlar, büyük ölçekli yerleştirmeler veya çok kanallı panoramik projeksiyon gerektiren projeler için de kullanılabilecek. Öğrenme odaklı süreçlerin ana mekânı olan Öğrenme Atölyesi, farklı kullanımlar için özelleşmiş dört bölümden oluşuyor. Atölye, mekânda kullanılan modüler sistemler sayesinde buluşma, konuşma, atölye çalışması gibi farklı formatlardaki her tür etkinlik için esnek bir kullanım alanı sağlıyor; ayrıca içerdiği “yapım atölyesi” bölümü, sanatçıları ve ziyaretçileri Arter’de üretim yapmaya davet ediyor. Arter Kütüphanesi’nde ise çagˆdas¸ sanat alanında temel kaynaklara, Arter’in programları bagˆlamında sürekli güncellenen içerigˆe ve süreli yayınlara yer veriliyor. Açılış itibarıyla koleksiyonunda yaklaşık 6.000 yayın bulunan kütüphanenin asma katındaki çalışma masaları, rezerve edilerek araştırmacılar tarafından kullanılabilecek. Kütüphane, küçük okuma grupları, konuşma ve dinleti gibi etkinliklere de ev sahipliği yapacak. Binada ayrıca yurt içinden ve yurt dışından sanat yayınlarına odaklanan bir kitabevi, bir kafeterya ve açık hava etkinliklerine ev sahipliği yapacak olan bir arka bahçe de bulunuyor. Yeşil alan, yükseltili havuzlar ve bankları içine alan peyzaj özellikleriyle ziyaretçileri karşılayan Arter’in cephesi, cam takviyeli betondan yapılmış düzlemlerden oluşuyor. Üçboyutlu dışbükey ve içbükey baklava biçimli panellerden oluşan düzlemler, el yapımı sırlı seramik yüzeylerle tamamlanıyor. Güneş gün boyu hareket ettikçe ışık ve gölge her bir düzlemin farklı yüzeylerinde toplanıyor ve seramik yüzeylerden gökyüzünü yansıtıyor. Uzaktan bakıldığında ise bina, yansıtıcı yüzeyler sayesinde zengin bir ışık, renk ve doku paleti şeklinde görülüyor. Böylece binanın tasarımı katmanlı yapısıyla bir yandan çağdaş mimariyle diğer yandan da içinde bulunduğu şehrin mimari gelenekleriyle sıkı bir diyalog kuruyor.
YORUMLAR