Gerçek Edebiyat

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan ve pek çok eserin gün yüzüne çıkarıldığı antik kentte, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kararıyla 12 aya yayılan arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmaları, Prof. Dr. Kadir Pektaş başkanlığında devam ediyor.

Bir dönem Menteşeoğulları Beyliği’ne başkentlik yapmış olan Beçin Antik Kenti'nde ortaya çıkarılan kalıntılar, tarihi aydınlatmaya devam ediyor.

Kazı Başkanı Prof. Dr. Kadir Pektaş, kentin kazı çalışmalarında pek çok eserin ortaya çıkarıldığını, ayakta kalan tarihi yapılarınsa restore edilerek turizme kazandırıldığını ifade etti.

İç kale ve çevresinde kazı çalışmaları gerçekleştirdiklerini belirten Pektaş, iç kale içinde iki farklı noktada yoğunlaştıklarını; bunlardan birinin doğu yamacındaki kazılar olduğunu aktardı.

Bu bölgede arkaik döneme kadar uzanan buluntular ve mimari yapılarla karşılaştıklarını söyleyen Pektaş, bunlardan birinde küçük bir mekanın arkaik ve Helenistik dönemlerde çöplük olarak kullanıldığını tespit ettiklerini ve bu alanın Milas’ın tarihine önemli katkılar sağlayacak buluntulara ev sahipliği yaptığını anlattı.

Pektaş, arkeolojik kazılarda arkaik döneme ait seramiklerden oyun zarlarına kadar uzanan pek çok eser elde ettiklerini ve bu eserlerin belgeleme çalışmalarının sürdüğünü ifade etti. Menteşe dönemine ait hamamın içi ve çevresinde de araştırmalar yaptıklarını belirten Pektaş, burada kremasyon mezarlarının yanı sıra hamam çevresinde yer alan başka yapılarla bağlantıları da ortaya çıkardıklarını dile getirdi.

İç kale içindeki 3 No'lu burçta yürütülen kazılarda darı tohumları bulunduğuna dikkat çeken Pektaş, bu tohumların sağlam bir şekilde kabuklarıyla birlikte günümüze ulaştığını söyledi.

Bu konuda uzman bir akademisyenin detaylı inceleme başlattığını belirten Pektaş, tohumların laboratuvar ortamında yaş tayini yapılacağını ve ilk tahminlere göre bu buluntuların Menteşe dönemiyle Osmanlı’nın ilk yıllarına ait olduğunun düşünüldüğünü ifade etti.

Tohumların 14. veya 15. yüzyıla ait olabileceğine vurgu yapan Pektaş, sırlı kaplarla birlikte gelen darı tohumlarının yanında çuval izlerine de rastladıklarını aktardı. Yaklaşık 600-700 yıllık darı tohumlarının Türkiye’deki arkeolojik kazılar açısından büyük bir önem taşıdığına değinen Pektaş, bu yoğunlukta darı tohumuna ilk kez Beçin kazılarında ulaşıldığını ifade etti. Bahsi geçen tohumların genetik analizlerinin önümüzdeki yıllarda tamamlanacağını belirten Pektaş, özellikle yerel ve milli tohumların öneminin gündemde olduğu bugünlerde böylesine değerli bir keşfin sevindirici olduğunu dile getirdi. Pektaş, darı tohumlarının depolama amacıyla saklandığını ve yaklaşık 5 metre derinlikten çıkarıldığını belirtti.

Türkiye’deki kazılarda darı tohumunun çok nadir rastlanan bir buluntu olduğuna dikkat çeken Pektaş, Beçin’de ulaşılan bu yoğunluğun benzersiz olduğunu ve gelecek yıllarda farklı tohum örneklerinin de ortaya çıkabileceğini sözlerine ekledi.

Gercekedebiyat.com