
(bir deniz kıyısı hikâyesi)
Denizcilik edebiyatının en büyüklerinden biri Joseph Conrad, onun başyapıtı ise tereddütsüz Nostromo’dur.
Nostromo, empresyonist dönem sanatının edebiyattaki nitelikli bir yansıması olarak gerçekçi üslupla yazılmış bir roman olsa da bir faraziyeden yola çıkar.
Roman, Costaguana adlı hayali bir Güney Amerika ülkesinde kolonyalist dönemde 19. Yüzyılın ikinci yarısında yaşananları anlatmaktadır.
Costaguana belki kurgusal bir ülkedir ama Conrad’ın en ince ayrıntısına kadar anlattığı bu ülke sorunsallarında deniz aşırı ülkelerde süregiden sömürgeci dönem siyasal edimlerinin muhteşem bir panoramasını buluruz.
Öyle ki kitabın ilk yarısındaki bu siyasal betim ve analizler; ayrıntı ve kalabalıklar sayesinde fazlasıyla “darlansak”(!) da roman sanatının tarihin asıl kaydedicisi olduğuna ilişkin hükümlerimiz perçinlenir.
Joseph Conrad, kitabına, Nostromo’yı yazmaya bir yazar tıkanması yaşadığı dönemde nasıl başladığını anlatarak giriyor. İlk başta kaleme aldığı önsözle Güney Amerika sahillerinde gümüş yüklü bir mavnayı ele geçiren cüretkâr ve gözü kara bir denizci hakkında anlatılan hikâyenin kendisine nasıl fikir verdiğini anlatıyor.
Nostromo’nun ilham kaynağını anlatıp kurgusal bir ülkedeki hayali olaylar serisini bu denizci karakterden esinlenerek yazdığını belirterek romanına başlaması onu gereksiz yorum ve benzetmelerden kurtarsın diye olmalı.
Aksi takdirde gerçek bir ülke ya da kişi adı verse ne özgürce kurgu yapabilir ne de rahatça betim ve analizlere girebilirdi.
Ancak bu şekilde, hayali bir ülkeyi plato edinmiş olması, siyasal literatürde “muz cumhuriyetleri” olarak yaftalanan Güney Amerika’daki benzeri bütün ülkelerin aynı sorunsallarla malûl olduğu yönündeki imâyı geçersiz kılmıyor.
Kitaba adını veren Nostromo sözcüğü, romanın 33. Sayfasında dipnot olarak belirtildiği gibi “İtalyanca ‘Bizim Adamımız’ anlamında; gözüpekliği ve kahramanlığı sayesinde bulunduğu konuma gelen ve sürgün ya da göç nedeniyle yabancı ülkelerde yaşayan gemici; tayfabaşı.” demekmiş. (Ç.N. Sf.33)
Kitabın konusu işbu ana kahraman Nostromo etrafında geçmekte gibi gözükmekteyse de Costaguana ülkesinin Sulaco kentindeki gümüş madenini işleterek tüm dünyaya ihraç eden Mr. Gould ve eşini de buna eklemek gerekir. Dahası Conrad’ın eser boyunca adeta devasa bir gergef üzerine işlediği sayısız karakterin her biri romana apayrı varsıllıklar katacak düzeyde. Romanda, örneklerini bugün de Güney Amerika’da çokça gördüğümüz diktatoryal rejimlerle emperyalistlerin oluşturduğu sacayağı ile yerel halk ve isyancılar arasında süren namütenahi siyasal kargaşa ve çıkar çatışmaları en ince teferruatına kadar anlatılıyor.
Hemen anlaşılacağı gibi roman boyunca süregiden temel çelişki emperyalist sömürgenlerle yerel halk arasındadır.
Ülkenin soyulduğunu düşünen halk bir isyan hazırlığındadır ve buna liderlik edeceğini düşündükleri kişi mağrur ve fakat becerikli, hoyrat ve fakat başarılı, gözüpek gemici Nostromo’dan başkası değildir.
Nostromo, zor ve kapsamlı bir roman. Gerek okunması açısından gerekse de edebi analizi açısından. Romanın ilk yarısı en profesyonel okuru bile yıldırabilecek bin bir çeşit sosyal -siyasal ayrıntı ile bezeli olarak son derecede ağır ve yorucu bir tempoda geçiyor.
Ancak ortalama okur için büyük zahmetler ve iticilik içeren bu bölümlerde bilhassa deniz aşırı sömürge ülkelerde hüküm süren uygulama ve çelişkileri herhangi bir tarihçinin verebileceğinde çok daha gelişkin bir şekilde; edebi anlatım teknikleri ışığında kavramamız kabil olabiliyor.
Buna Conrad’ın benzersiz betimleme gücünü ve ifade yetkinliğini eklediğimizde, “Denizlere hâkim olan dünyaya hâkim olur” darbımeseline kaynaklık eden bir dönemin denizler üzerinden yürütülen hâkimiyet savaşlarını ve siyasetini anlamamız mümkün olabiliyor.
Kendisi de uzun yıllar denizci olarak çalışmış Polonya asıllı bir İngiliz yazar olan Joseph Conrad’ın bu dönemi betimlerken gösterdiği başarı onu edebiyatın büyükleri ile aynı potaya taşırken romanın edebiyattaki önemini ve anlamını da ortaya koyuyor. Şöyle ki: birçok eleştirmen tarafından kıyaslandığı Tolstoy ile Conrad arasındaki benzerlik Nostromo romanında tüm açıklığıyla ortaya çıkmaktadır. Nasıl ki bir devrin döndüğü, dünyanın altının üstüne geldiği ve Avrupa’nın yangın yerine döndüğü zamanları anlatan Savaş ve Barış romanında “Napoleonic Savaşlar” adlı verilen olaylar serisinin tüm ayrıntı ve hadiselerine hâkim olabiliyorsak aynı şekilde Joseph Conrad’ın Nostromo’sunda da 19. Yüzyıl’ın denizler üzerindeki hâkimiyet mücadelelerinin ve deniz aşırı çıkar kavgalarının ayrıntısına vakıf olabiliyoruz.
Romanın ticari, siyasal ve sosyal ayrıntılara olanca teferruatları ile gömüldüğü ve oldukça sıkıntılı ilerlediği ilk birkaç yüz sayfasından sonra aksiyon olarak hızlanarak tempoya girdiğini; ilerleyen bu bölümlerde denizciliğe dair pek çok ayrıntıların ve denizde verilen mücadelelerin ilgili jargonla anlatıldığını ve finale giden yolda aşka dair de söyleyecek sözleri olduğunu da bu arada belirtelim.
Ayrıca adı daima denizcilik edebiyatı ile birlikte anılan Conrad’ın, Nostromo’nun adının altına bir alt başlık olarak “Bir Deniz Kıyısı Romanı” ibaresini eklediğini ilave edelim. Bu ibare ile yazar muhtemelen bizlere bir denizcilik romanının nasıl olması gerektiğini gayet iyi bildiğini ve fakat Nostromo’nun daha ziyade denizin kıyısındaki bir ülkede geçen siyasal bir roman olduğunu yaftalamaktadır.
Conrad’ın 600 sayfalık dev romanı belki Savaş ve Barış gibi 1500-2000 sayfaya ulaşsaydı ve daha kristalize bölümlemeler ile kahramanların sergüzeştini ayrı ayrı ve daha fazla içselleştirilmiş olarak izliyor olsaydık her şey okur için daha zevkli ve anlaşılır olacak, kahramanların iç dünyası ve romanesk durumsallıkları daha net olarak çözümlenebilecekti. Oysa bu romanda ucu bucağı gözükmez bir derya ve tarihsel kesit tüm ayrıntı ve aksiyonları ile birlikte toptan verilmeye çalışılmış. Bu da işi zora sokmuş. Ama Conrad bu denli bir yoğunluğu tercih ettiyse bu haliyle bu bilgi ve edebiyat zenginliğini devşirmeye çalışmaktan başka çare yok.
(10 Mart 2022 tarihli Cumhuriyet Kitap Eki’nde kısaltılarak yayınlandı.)
Nostromo – Bir Deniz Kıyısı Hikâyesi
Joseph Conrad
Çeviren: Erhun Yücesoy
604 Sayfa - Can Yayınları
Hikmet Temel Akarsu
Gerçekedebiyat.com