
“ömrümce kazandığım serveti
vereyim sana dostum yeter ki
şiir yaz karşılığında adımla”
yoksul şair o varsıla dede ki
“varsıl değilim senin gibi
yine de girmem bu pazarlığa
şiirimi almaya yetmez variyetin"
“mantıksız” dedi kodaman bozularak
“bırak be adam bırak”
sana bir servet öneriyorum
hayır diyorsun yüzünü ekşiterek”
sürdürdü konuşmasını kalantor
“yemesi hoştur kızarmış etin
metelik etmez senin sanatın
mutluluk öneriyorum fakir ömrüne”
tepeden bakarak şaire varsıl
kırdı üstadın gönül telini
iki yana salladı şair elini
dedi: “bana sökmez kudretin”
yükseltti varsıl tonunu sesin
“öleceksin bu çöplükte açlıktan
yok faydası sana inadın
vazgeç gurur yapmaktan”
“doğrudur” dedi şair kibarca
“yine de güvenme varsıllığına
han’ın değil, hamam’ın değil
o şairler kalacaklar yarına”
varsıl alaylı güldü şaire
“paran varsa adamdan sayılırsın
kim sayar yoksa adamdan seni
dolaşma bulutlardan in yere”
yanıtladı şair onu erdemle
“değerli şeyler de var paradan
anlamaz onlardan senin gibiler
anlayış beklemem paragözlerden ”
zaman geçti şair öldü veremden
kaldırdı ölüsünü birkaç gariban
varsıl da öldü üç bahar sonra
sevenleri feryat etti yalandan
sığmadı kalabalık koca alana
günlerce, gecelerce tutuldu yası
bitirdi servetini birkaç senede
oğlu olacak kumar hastası
*
yüzyıllar yüzyıllar geçti aradan
ne kervan kaldı, ne han, ne hamam
tek kuruş kalmadı koca varsıldan
betikleri dillerde yoksul şairin
gerçekedebiyat.com