
Pamuk! Bizim toprağın ürünüsün sen,
Oysa biz çıplağız ve meteliksiz.
Bizim adımızı taşır yurdumuz, bizse içinde yurtsuzuz.
Mallarımızı gasp eder pul tapıcısı zenginler
Geri, perişan ve sahipsiz kaldığından memleket
Haramiler gasp eder emeğimizi, biz rençberleriyiz
Bağların meyvesini onlar yiyor, bizse bekçileriyiz.
Bu büyük bir şiirdir. Tepeden tırnağa bilinç, duyarlık, yiğitlik akıyor bu dizelerden.
Kendiliğinden gelen, içten gelen bir şiir… Biçiminde insaflı, özünde insafsız bir şiir. Orta Doğu insanının şiiri… Orta Doğu insanının heyecanından fışkıran bir şiir, Ciğerhun’un şiiri.
Bu şiir, hangi anlatım olanaklarından kaynaklanıyor dersiniz?
On yedinci yüzyılda edebi bir dil olmaya başlayan, Ehmede Hani’nin çabalarıyla olgunlaşan Kürtçenin gelişiminde Celadet Bedirhan’ın, S. Şıvan’ın büyük hizmetleri olmuştur ve Kürt edebiyatının en gelişkin
lehçesi Boti lehçesidir. Bu lehçenin yetiştirdiği sanatçılar, Ehmede Hani’nin açtığı yoldan günümüze ulaşmışlardır..., ondan mı?
Sadece bu değil; Ciğerhun, çağdaş kavrayışıyla, ileri insanlıktan yana olan yaklaşımıyla anlatım olanaklarını genişletiyor. Bir anda sözgelimi Shakespeare şiirselliğine ulaşıyor. Soralım gene: Nereden geliyor bu atağı yapma gücü?
Önemli kültür dilleri olarak bilinen İngilizceden mi, Almancadan mı, Rusçadan, Fransızcadan
mı? Besbelli ki, Musa’dan, İsa’dan, Muhammet’ten, Hayamdan, Yunus’tan, Sadi’den,
Nazım’dan, Orta Doğu’dan…
İlk yapıtına bakıyoruz: “Divan” da, birkaç yüz yıllık şiir geleneğini yeni boyutlara ulaştırmış. Klasik Anadolu şiirinin derin ögelerini, Kürt türkülerinin uzun betimlemeleriyle işlemiş. “Özgürlük Devrimi” ile “Divan” yolundan ayrılıyor. Özellikle tema yönünden genişletiyor şiirini. Sonra da 1945’lerde alevlenen Orta Doğu olaylarının, Ciğerhun’un şiirini yeniden yönlendirdiğini görüyoruz. 1973 Yılında yayınladığı “Ben Kimim?” adlı şiir kitabıyla, ilerici gelişimini tamamlıyor. Bu son aşama, şiirini kurutmuyor Ciğerhun’un.
Slogancılığa saptırmıyor.
Aldanmayacaksınız: Büyük bir şiirle karşı karşıyayız.
*CCiğerhun (1903, Batman / 22 Ekim 1984, Stockholm), Kürt Marksist şair, edebiyatçı, yazar ve tarihçi. II. Dünya Savaşı’nden sonraki şiirlerinde Kürt işçi ve köylülerin yerel burjuvalara ve toprak ağalarına karşı verdiği mücadeleyi işledi. Şiirleri genelde yoksulluğu konu alır, dünya üzerindeki savaşlara karşı barışı öneren eserlere sahiptir. Savaşların asıl galibinin zenginler olduğunu vurgulayarak savaşlara karşı tüm ezilenleri birleşmeye çağırır. Bu birleşme “tüm sömürücülere karşı” olduğu kadar, kendi deyimiyle “cehennemi kalkan, cenneti kılıç gibi kullanan” ağalar, beyler, mollalar ve şeyhlere karşı da olmalıdır.
Özgürlük konusunda, sömürünün olmadığı bir özgürlüğü anlatır. Onun için gerçek özgürlük; sınırların olmadığı, emeğin ve emekçilerin yönettiği bir dünyadadır. Şiirleri daha çok tanıdığı tarım emekçilerinin yaşadıklarını yansıtır.
Üzerinde durduğu önemli konulardan birisi de “vatan” ve “aşk kavramlarıdır. Aşkının ön plana çıkması, Divan olarak adlandırdığı şiir kitaplarının biçimsel dizilişinde de görülür. Bazı şiir kitaplarında bölüm sayısı daha fazla olmakla birlikte, kitapların genelde “Vatanseverlik”, “Sosyal Olaylar” ve “Aşk” bölümleri olmak üzere üç bölüm şeklinde biçimlenmiş olduğu görülür. “Aşk” bölümü tüm kitaplarda son bölümde yer alır. Hawar dergisi, Cigerxwin’in eserlerindeki edebi anlayışında önemli bir yer tutmuştur.
Selim Esen
Gerçekedebiyat.com