
Beyoğlu'nda bir sergi var, gidemem,
Her yer, her şey uzağımda nicedir.
Yayınevi sahip çıkıyor olmalı yazarına,
Okurları, sanatçılar, mekan bile uzakta,
Yazarıysa habersiz bu sergiden.
Tanıyor muydun derseniz yalnız adı aklımda,
Bir sepya fotoğraftır anılarımda yüzü,
Ölümünün üstünden elli yıl geçmiş bile...
'Gaste'lerin romanları tefrika zamanlarıydı,
Yaşım yeterdi yetmeye ama tanışmadım zaten,
Kitap kapağında addı, komşu kızı değil ki?
Yazdığının yarısıdır okuduğum kitapları,
'Fosforlu Cevriye'sinin hep kalbimizdeydi yeri.
Hem okudum hem izledim hem dinledim,
Filmdi, tiyatroydu, plaktı, yerimize çivilerdi.
Hepsi ayrı güzeldi, hepsinden iz var saklımda,
"Moriye de fosforlum..." der durur sesimdeki.
Beyoğlu'nda bir sergide Suat Derviş anacaklar,
Eylül boyunca der çağrı, çok da sınırlı saati.
Ama gidip görmek değil içimde esip savrulan,
Gidebilsem de gitmem ki orda değil benim olan.
Hiçbir anı benden değil, ne yazım var ne görselim,
Olsaydı heyecan mı duyar, yerimde mi duramazdım,
Hiçbir şey bilmiyorum ki, davet bana değil sanki.
Her şey uzağımda ama sesim henüz tükenmedi,
Buradan uçarsa türküm duyar sergiyi gezenler.
Dönüp dururken Cevriye yanar pervasız pervane,
Güzel görsün istediğim aynalarsa çok eskidi,
Karakollar o türküye aşina bile değil ki.
Anılar yetiyor artık başa sarıp izleyince,
Hepsi güzel, hepsi benim, böyle kalsın!
Ünsal Çankaya
Gerçekedebiyat.com